Avrupa Birliği, okyanusların geleceği için stratejik bir adım atıyor

Avrupa Birliği, okyanusların geleceği için stratejik bir adım atıyor

Avrupa Komisyonu’nun sunduğu Avrupa Okyanus Paktı, çevresel duyarlılığı ekonomik büyüme ile harmanlayan kapsamlı bir yol haritası sunuyor.

Avrupa Komisyonu, okyanusların karşı karşıya olduğu çok yönlü tehditlere karşı daha etkili ve bütüncül çözümler geliştirmek amacıyla kapsamlı bir girişim olan Avrupa Okyanus Paktı’nı (European Ocean Pact) kamuoyuna sundu.

Avrupa Okyanus Paktı; okyanus sağlığını koruma ve iyileştirme, mavi ekonomiyi teşvik etme, kıyı ve ada toplumlarının refahını artırma, deniz araştırmalarını geliştirme, deniz güvenliğini güçlendirme ve okyanus diplomasisini ilerletme gibi temel öncelikleri içeriyor.

Yerel yönetimler, balıkçılar, bilim insanları, yatırımcılar ve sivil toplum kuruluşları gibi çok paydaşlı bir yapı üzerinden oluşturulan Avrupa Okyanus Paktı, AB’nin denizlerle ilgili tüm politika ve girişimlerini tek çerçevede birleştiren, kapsamlı ve bütüncül bir strateji ortaya koyuyor.

Rapor, altı temel öncelik etrafında şekilleniyor:

  • Okyanus sağlığının ve verimliliğinin yeniden tesisi,
  • Sürdürülebilir mavi ekonominin rekabetçiliğinin artırılması,
  • Kıyı ve ada topluluklarının desteklenmesi,
  • Deniz araştırmaları, bilgi ve inovasyonun ilerletilmesi,
  • Deniz güvenliği ve dayanıklılığının güçlendirilmesi,
  • AB’nin deniz diplomasisinin ve uluslararası deniz yönetişiminin geliştirilmesi.

Anlaşma çerçevesinde 2027’ye kadar “Okyanus Yasası (Ocean Act)” adıyla yeni bir yasa teklifinin sunulması da planlanıyor. Yasa ile deniz alanlarının kullanımında daha sürdürülebilir ve koordineli bir yaklaşım geliştirilmesi ile AB ülkeleri arasındaki idari yükün azaltılması ve sektörel koordinasyonun kolaylaştırılması da hedefleniyor.

Mavi sektörlerde küresel rekabet gücü artırılacak

Okyanus Paktı’nın merkezinde, Avrupa’yı mavi ekonominin öncüsü yapma hedefi yer alıyor. Deniz üstü rüzgâr enerjisi, temiz deniz taşımacılığı, sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği, mavi biyoteknoloji ve denizaltı robotik teknolojileri gibi ileri teknolojiye dayalı sektörlerde rekabet gücünün artırılması planlanıyor. Bu alanlara yapılacak yatırımlar sayesinde hem ekonomik büyümemin sağlanması hem de okyanusların korunmasının teşvik edilmesi hedefleniyor.

AB, su ürünleri ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’ini ithalatla karşılıyor. Okyanus Paktı, bu dışa bağımlılığı azaltmak ve AB içinde daha sürdürülebilir, rekabetçi ve besleyici bir üretim altyapısı kurmak amacıyla bir dizi reform da getiriyor. Bu kapsamda 2040’ı kapsayacak bir vizyon belgesi hazırlanacak; küçük ölçekli balıkçılar desteklenecek, alg gibi alternatif üretim yöntemleri teşvik edilerek gıda güvenliği sağlanacak ve kıyı ekonomileri güçlendirilecek.

Okyanus Paktı, kıyı ve ada topluluklarının ekonomik ve sosyal olarak güçlendirilmesini de öncelikli hedefleri arasında belirliyor. Bu doğrultuda, AB Yapısal ve Uyum Fonları, Horizon araştırma programları ve Avrupa Yatırım Bankası kredileri devreye alınacak.

Okyanus Paktı, sadece ekonomik ve çevresel değil, aynı zamanda jeopolitik tehditlere karşı stratejik bir yanıt olma niteliği de taşıyor. Siber saldırılar, deniz altı altyapı sabotajları ve yasadışı “gölge filo” faaliyetleri, AB’nin deniz güvenliği açısından karşı karşıya kaldığı başlıca tehditler arasında yer alıyor. Bu çerçevede, sahil güvenlik birimleri arasındaki iş birliği artırılacak, askeri hareketlilik desteklenecek ve ileri deniz teknolojilerine yatırım yapılacak.

STK’lar, uygulamadaki eksikliğe dikkat çekiyor

Ancak Avrupa Okyanus Paktı, sivil toplum kuruluşları tarafından da eleştriliyor. STK’lar, Avrupa Okyanus Paktı’nın acil koruma önlemleri ve yasal olarak bağlayıcı hedefler sunmadığı sürece, okyanusların karşı karşıya olduğu krizlere çözüm getiremeyeceği görüşünü paylaşıyor. Özellikle AB üyesi ülkelerin çevre mevzuatlarının uygulamadaki yetersizliği ve siyasi irade eksikliği eleştirilerin merkezinde yer alıyor.

BirdLife Europe, ClientEarth, Oceana, Seas At Risk, Surfrider Foundation Europe ve WWF Avrupa Politika Ofisi tarafından yapılan ortak açıklamada, paktın “doğru yönde atılmış bazı adımlar” içerdiği kabul edilmekle birlikte, birçok açıdan yetersiz kaldığını belirtiyor.

Oceana Avrupa Başkan Yardımcısı Vera Coelho ise “Bu tasarı, dip trolü gibi yıkıcı uygulamaların sözde ‘korunan’ alanlarda devam etmesine imkân tanıyan başarısız yaklaşımı sürdürüyor. Pakt, Avrupa’nın denizlerinin ve bu denizlere bağlı olan insanların geleceğini riske atıyor,” ifadelerini kullanıyor.

ClientEarth’te deniz ekosistemleri alanında hukuk danışmanı olarak görev yapan Juliet Stote da benzer endişeleri dile getiriyor. Komisyon’un uygulamaya dair niyet beyanında bulunduğunu ancak denizdeki gerçek hayata yönelik somut bir plan sunmadığını ifade eden Stote, “Mevcut okyanus yasaları sürekli olarak ihlal ediliyor. Koruma alanlarında hâlâ dip trolü yapılabiliyor ve AB sularında aşırı avlanma devam ediyor. Bu gidişata artık dur denilmeli,” diyor.

Paktın geleceği Okyanus Konferansı’nda şekillenecek

AB, Avrupa Okyanus Paktı ile denizlerin korunmasına yönelik çabalarını küresel düzeyde görünür kılmayı amaçlarken, söz konusu belgenin uygulamadaki başarısı önemli soru işaretleri barındırıyor. STK’lar, bu çerçevenin yalnızca niyet bildirisi olmaktan çıkıp, bağlayıcı kurallarla desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.

Fransa’nın Nice kentinde yapılacak olan BM Okyanus Konferansı, Avrupa Okyanus Paktı’nın uluslararası kamuoyundaki ilk büyük sınavı olacak. Bu zirve, AB’nin okyanus koruma vizyonunu somut adımlara dönüştürüp dönüştüremeyeceğini göstermesi bakımından kritik önem taşıyor.

Paylaş