XDI Systems’ın raporu, 2050’ye kadar veri merkezlerinde iklim kaynaklı hasar riskinin hızla artacağını ortaya koyuyor.
İklim riskleri veri ve analiz şirketi XDI Systems tarafından hazırlanan “Küresel Veri Merkezi Fiziksel İklim Riski ve Uyum 2025” raporu, dünyadaki veri merkezlerinin karşı karşıya olduğu fiziksel iklim risklerini kapsamlı şekilde değerlendiriyor.
Rapor, dünya genelinde faaliyette olan yaklaşık 9.000 tesis üzerinden sel, tropikal siklon, orman yangınları ve kıyı taşkınları gibi sekiz farklı iklim tehlikesine karşı olası senaryoları inceliyor.
Rapora göre 2050 yılına gelindiğinde New Jersey, Hamburg, Şanghay, Tokyo, Hong Kong, Moskova, Bangkok ve Hovestaden’da bulunan veri merkezleri, en yüksek risk altında olacak 20 bölge arasında yer alıyor. Bu bölgelerdeki tesislerin yüzde 20 ila yüzde 64’ünün, yüzyıl ortasında yüksek seviyede fiziksel risk altında olacağı öngörülüyor.
Asya-Pasifik bölgesi, veri merkezi inşaatında en hızlı büyüyen pazar konumunda olmasına rağmen, en kırılgan bölgelerden biri konumunda yer alıyor. Bölgede her 10 veri merkezinden en az biri yüksek risk grubunda yer alıyor. Bu oranın 2050’de her 8 tesisten biri olacak şekilde yükselmesi bekleniyor.
İstanbul risk altındaki 100 bölge arasında yer alıyor
İstanbul ise en yüksek risk altındaki 100 veri merkezi bölgesi arasında 72. sırada yer alıyor. İstanbul özelinde incelenen 36 veri merkezinin yüzde 2,63’ü halihazırda yüksek risk kategorisinde bulunuyor. Orta risk grubundaki tesis oranı ise yüzde 10,53 olarak hesaplanıyor.
2050 yılına kadar İstanbul’daki veri merkezleri için iklim kaynaklı fiziksel hasar riskinde yüzde 18’lik artış bekleniyor. Bu artış oranı, bazı yüksek riskli bölgeler kadar çarpıcı olmasa da Türkiye’de sektörün hızla büyüdüğü dikkate alındığında önemli bir uyarı niteliği taşıyor.
İstanbul’un özellikle Marmara kıyısındaki bölgelerinde kıyı su baskınları ve aşırı yağışlar uzun vadede ciddi tehdit oluşturuyor.
Önlem için hem uyum hem karbonsuzlaşma gerekiyor
XDI’nın kurucusu Dr. Karl Mallon, “Veri merkezleri küresel ekonominin sessiz motorudur. Ancak aşırı hava olaylarının sıklığı ve şiddeti arttıkça, dijital dünyamızı ayakta tutan fiziksel yapılar giderek daha savunmasız hale geliyor” ifadelerini kullandı. Mallon, sektörün hızla büyüdüğünü vurgulayarak “Bu kadar kritik bir altyapı söz konusuyken şirketler, yatırımcılar ve hükümetler bu riskleri görmezden gelmemeli” dedi.
Rapor, acil önlem alınmazsa, sigorta maliyetlerinin 2050’ye kadar üç ila dört kat artabileceği uyarısında bulunuyor.
Raporda, yapısal dayanıklılığı artırmak gibi uyum önlemlerinin hayati olduğu ancak tek başına yeterli olmayacağı vurgulanıyor. Veri merkezleri; yol, enerji ve iletişim altyapısı gibi çevresel unsurlara bağımlı. Bu durum altyapı unsurlarını iklim etkilerine karşı savunmasız bırakıyor.
Küresel sera gazı emisyonlarında ciddi ve kalıcı bir azalma sağlanmadığı sürece, en güçlü şekilde korunmuş tesisler bile kesinti ve kayıp riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Raporda, dijital ekonomiyi ayakta tutan bu kritik altyapının korunabilmesi için uyum ve karbonsuzlaşma adımlarının birlikte atılması gerektiği belirtiliyor.