Birleşmiş Milletler Plastik Antlaşması görüşmeleri bir kez daha başarısızlıkla sonlandı

Birleşmiş Milletler Plastik Antlaşması görüşmeleri bir kez daha başarısızlıkla sonlandı

Dünyanın dört bir yanından gelen diplomatlar, Cenevre’de dokuz gün süren küresel plastik antlaşması konusunda bir uzlaşmaya varamadı.

Joseph Winters, Wired

Birleşmiş Milletler Plastik Antlaşması görüşmelerinin Cuma günü saat 06:30’da başlayan kapanış oturumunda (aslında planlanan başlangıç saatinden 15 saatten fazla bir süre sonra) neredeyse tüm ülkeler, müzakere komitesi başkanı, Ekvadorlu diplomat Luis Vayas Valdivieso tarafından sunulan Birleşmiş Milletler Plastik Sözleşmesi taslağına karşı çıktı. Delegelerin çoğu, metnin BM Çevre Genel Kurulu kararı uyarınca “plastik kirliliğini sona erdirmek” için plastiklerin “tüm yaşam döngüsünü” ele alma yetkisini yansıtmadığını belirtti.

Norveç baş müzakerecisi Andreas Bjelland Erikse, başkana yaptığı açıklamada, “Maalesef burada, Cenevre’de plastik kirliliğini sona erdirecek bir sözleşmenin olmayacağını üzülerek söylüyoruz” dedi. Valdivieso ise toplantıyı, sabah 09:00 civarında, görüşmelerin daha sonra devam edeceği sözüyle kapattı.

Kırmızı çizgiler aşılamadı

Bu karar, 4 Ağustos’ta Cenevre’de başlayan ve Birleşmiş Milletler plastik antlaşması müzakerelerinin “devam eden” beşinci oturumunda bir buçuk haftalık tartışmalı süreci sona erdirdi. Delegeler, anlaşmayı, 2024 sonuna kadar tamamlamak için planlanan ilk tarihin çoktan aşılması üzerine, Perşembe gününe kadar sonuçlandırmayı umarak kente gelmişti.

Ancak görüşmelerin ilk birkaç gününde bile tıkanıklık belirtileri görülüyordu; ülkeler önceki müzakerelerde bağlı kaldıkları aynı kırmızı çizgilere sıkı sıkıya tutunuyordu. Sözde “benzer görüşlü grup” olarak adlandırılan petrol üreticisi ülkeler, yasal olarak bağlayıcı yükümlülükleri kabul etmeyeceklerini açıkladı ve diğer ülkelerin kritik olduğunu belirttiği pek çok hükme karşı çıktı; bunlar arasında yeni plastik üretimi üzerindeki kontroller ve plastiklerde kullanılan tehlikeli kimyasalların zorunlu açıklamaları ve bunların aşamalı olarak kaldırılmaları da vardı.

9 Ağustos’ta yapılan bir genel oturum sırasında üç gözlemci Grist’e, müzakerelerin adeta “Yerinde Sayma Günü” gibi hissettirdiğini, çünkü ülkelerin tanıdık konuşma noktalarını tekrar ettiğini söyledi. Konsensüs temelli karar alma normu, tüm ülkelerin uzlaşmasını engelliyordu; özellikle Bahreyn, İran, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Rusya gibi ülkeleri kapsayan benzer görüşlü grup, pozisyonlarını değiştirmek yerine önerileri engelleyebileceğini bilerek son derece inatçı davrandı.

Geçen yıl Güney Kore’nin Busan kentinde yapılan önceki toplantıda hazırlanan antlaşma taslağını daraltmak yerine, delegeler taslağa yüzlerce öneri ekleyerek anlaşmayı daha da zorlaştırdı. Cenevre görüşmeleri süresince delegeler, Valdivieso tarafından hazırlanan iki yeni taslağı reddetti: Çarşamba günü yayımlanan taslak, ülkeler tarafından “iğrenç” ve “herhangi bir gösterilebilir değeri yok” olarak nitelendirildi; en son taslak ise Cuma günü sabah 06:30’daki genel oturumdan sadece birkaç saat önce yayınlanmıştı.

Birçok ülke, gelecekteki görüşmeler için temel olarak Busan taslağına dönmeyi tercih ettiğini ifade etti. Cuma günkü sonuçlara rağmen henüz, plastik antlaşmasının tamamen ölü olduğu söylenemez. Neredeyse tüm ülkeler görüşmelerin devam etmesini istiyor (Avrupa Birliği delegesi Jessika Roswall, “ölü doğmuş bir antlaşmayı” kabul etmeyeceğini belirtti) ve pek çok ülke kapanış genel oturumunda mikrofon sürelerini, sürecin önemini diğerlerine hatırlatmak için kullandı.

Madagaskar’dan bir müzakereci, “Durumun ciddiyetini göz ardı edemeyiz” dedi. “Her gün okyanuslarımız, ekosistemlerimiz ve topluluklarımız, kararlı ve birleşik adımlar atamama yetmezliğimizin sonuçlarından etkileniyor.” Tuvalu delegesi Pepetua Election Latasi ise, bir antlaşma çıkarılamamasının “milyonlarca ton plastik atığın okyanuslarımıza dökülmeye devam edeceği ve bunun ekosistemimizi, gıda güvenliğimizi, geçim kaynaklarımızı ve kültürümüzü etkileyeceği” anlamına geldiğini belirtti.

Sorun ortadan kalkmıyor

Yine de, müzakerelerin formatında (özellikle karar alma mekanizmalarında) bir değişiklik olmadan, ileriye dönük görüşmelerin verimli olup olmayacağı belirsiz. “Uzlaşmaya dayalı karar alma” normu, ısrarcı ülkeleri kırmızı çizgilerinden caydırmak için oy tehdidinin kullanılamayacağı anlamına geliyor; çoğunluk oyuyla karar alma kuralı getirilmediği sürece bu durumun değişmesi olası değil.

Uluslararası Sağlık ve Çevre Örgütleri Koalisyonu IPEN’in yönetici direktörü Bjorn Beeler, “Bu toplantı, uzlaşmanın imkânsızlığını kanıtladı” dedi. “Sorun ortadan kalkmıyor.” Diğer sivil toplum kuruluşları ve savunuculuk grupları, Cenevre görüşmeleri sırasında birkaç sessiz protesto düzenleyerek aynı noktayı vurguladı; pankartlarında “Uzlaşma hırsı öldürür” yazıyordu. Fiji delegelerinden Senimili Nakora, kapanış genel oturumunda, “Uzlaşma ancak bizi ileriye taşıyorsa peşinden gidilmeye değer, süreci durduruyorsa değil” dedi.

İsviçre müzakerecisi Felix Wertli ise, “Bu süreç bir mola gerektiriyor” ve “benzer başka bir toplantıysa gereken atılım ve hırsı getiremeyebilir” ifadesini kullandı. Diğer ülkeler, müzakerelerin yürütülme biçimiyle ilgili daha geniş kaygılar dile getirdi. Genel oturumda, toplantıların “şeffaf olmadığını,” “anlaşılmaz” ve “muğlak” olduğunu söylediler; muhtemelen müzakereleri organize eden bürokratik yapı olan sekretaryadan aldıkları belirsiz talimatlara atıfta bulunuyorlardı.

BM Çevre Programı (UNEP) icra direktörü Inger Andersen, Cuma günü gazetecilere, ülkelerin kırmızı çizgilerini daha net şekilde ifade etmelerini duymanın en azından faydalı olduğunu söyledi. “Herkes anlamalı ki bu çalışma durmayacak, çünkü plastik kirliliği de durmuyor.” Plastik üretiminin kontrol altına alınmasına ve bazı tehlikeli kimyasalların aşamalı olarak kullanımının kaldırılmasına karşı çıkan plastik endüstrisi, “plastiklerin ekonomide kalmasını ve çevreden uzak tutulmasını sağlayan” bir anlaşmayı desteklemeye devam edeceklerini açıkladı.

Uluslararası Kimya Dernekleri Konseyi (ICCA) sekreteri Marco Mensink bir açıklamada, “Plastik kirliliğini sona erdirmek için küresel bir anlaşmaya varılamamış olması kaçırılmış bir fırsattır; ancak tüm ülkeler için işe yarayan ve etkin şekilde uygulanabilecek bir sözleşmeye ulaşma çabasını desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

Çevre grupları, bilim insanları ve öncü kuruluşlar, Cenevre’den iddialı bir anlaşma olmadan ayrılmanın hayal kırıklığını yaşadı. Ancak, ülkelerin insan sağlığı ve küresel geri dönüşüm ve atık yönetimi politikalarındaki değişikliklerden en çok etkilenenler (atık toplayıcılar da dahil) için “adil geçiş” gibi temel hükümlerden taviz vermeye karar verilseydi durumun daha da kötü olacağını söylediler.

Yeni bir müzakere turu

Bu koşullar altında delegeler, başkanı, metninin son versiyonunu kabul etmediği için takdir etti. ABD merkezli, Louisiana’daki petrokimya tesisleriyle dolu bir bölgede köle olarak getirilmiş siyah insanların soyundan gelenlerin sağlık ve kültürlerini korumayı savunan The Descendants Project’in kurucu ortağı Jo Banner, “Zayıf bir antlaşmayı kabul etmek yerine güçlü bir antlaşmaya öncelik verilmesi beni çok mutlu etti” dedi.

ABD’deki Society of Native Nations adlı sivil toplum kuruluşunda kıdemli politika görevlisi olan Cheyenne Rendon ise, “Sesimizin duyulduğunu hissediyoruz” diyerek, anlaşmanın Yerli halkların haklarını ve Yerli biliminin kullanımını kapsayan özel bir dil içermesi gerektiğini savunduklarını ekledi.

Buna karşılık, Cenevre’deki kapanış oturumunda gözlemcilerin sesleri neredeyse hiç duyulmadı. Ulusal delegasyonların iki saatten fazla süren açıklamalarının ardından Valdivieso, mikrofonu bir buçuk hafta boyunca görüşmelerde bulunan genç katılımcılar, yerli halklar, atık toplayıcıları ve diğer katılımcılardan oluşan bir gruba devretti. Ancak, ABD ve Kuveyt’in başkandan sözlerini kesmesini ve toplantıyı sonlandırmasını istemesinden önce, Gençlik Plastik Eylem Ağı’ndan yalnızca bir konuşmacı açıklama yapabildi.

Şimdi, plastik anlaşması sekreteryasının gelecek yıla kadar gerçekleşmesi beklenmeyen bir sonraki müzakere turu için tarih ve saat belirlemesi gerekiyor. Bu arada, tüm gözler Aralık ayında yapılacak BM Çevre Meclisi toplantısına çevrilmiş durumda. Andersen’in müzakerelerin ilerleyişi (veya ilerleyemeyişi) hakkında bir rapor sunması bekleniyor. Bu rapor, benzer düşünen ülkelere anlaşmanın yetki alanının, yani anlaşmanın neyi başarmaya çalıştığını açıklayan ifadenin iddiasını azaltma fırsatı sunabilir.

Bazı çevre grupları, İran, Rusya, Suudi Arabistan ve diğerlerinin yetki alanını, artık plastiklerin “tüm yaşam döngüsüne” değil, yalnızca plastik kirliliğine atıfta bulunacak şekilde değiştirmeye çalışacağından korkuyor. Bu, antlaşmayı, malzemenin üretimi de dahil olmak üzere plastiklerin sağlığa ve çevreye verdiği tüm zararları ele alan bir antlaşma yerine bir atık yönetimi antlaşmasına dönüştürür.

Banner, yenilmiş hissetmediğini, aksine dünyanın ürettiği plastik miktarına yasal olarak bağlayıcı kısıtlamalar getirilmesi için mücadeleye devam etmek konusunda “her zamankinden daha tutkulu” olduğunu söyledi. “Hayatta kalmayı planlıyorum” diye ekledi ve “Bunu başarmak için plastik üretimini durdurmamız gerekiyor” dedi.

 

Paylaş