UNDP ve OECD’nin yeni raporu, kadınların yeşil ekonomiye katılımında eşitsizliklerin devam ettiğini ortaya koyuyor.
İklim değişikliğiyle mücadelenin sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal bir dönüşüm gerektirdiği her geçen gün daha fazla belirginleşiyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından yayımlanan yeni bir rapor, bu dönüşümün kadınlar açısından pek çok fırsatın beraberinde riskler de barındırdığını ortaya koyuyor.
Araştırma Türkiye, Arnavutluk, Gürcistan, Kırgızistan, Karadağ ve Sırbistan’ı kapsayan altı ülkenin verilerine dayanıyor.
Bulgulara göre karbon emisyonlarının azaltılması, inovasyon ve sürdürülebilir çözümlere katkı sağlayan meslek dalları toplam istihdamın yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturuyor. Bu oran hızla artmaya devam ediyor olsa da söz konusu büyümeden kadınlar eşit ölçüde faydalanamıyor. Bölge genelinde her üç “yeşil işten” yalnızca birinde kadınlar yer alıyor. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan, orta veya düşük eğitim seviyesine sahip kadınlar için bu fırsatlara erişim ise son derece kısıtlı kalıyor.
Yeşil dönüşüm sürecinde kadınlar daha fazla engelle karşılaşıyor
Yeşil ekonomiye geçiş, doğal olarak fosil yakıta dayalı sektörlerin gerilemesini de beraberinde getiriyor. Bu sektörlerde çalışanların, yeni yeşil işlere geçiş yapabilmesi için becerilerini dönüştürmesi gerekiyor. Ancak kadınlar açısından bu geçiş süreci, erkeklere kıyasla çok daha zor oluyor.
UNDP ve OECD’nin analizine göre, kadınların yaklaşık yüzde 60’ı yeşil işlere geçişte beceri uyumsuzluğu veya ücret riski nedeniyle zorlanıyor. Erkekler için bu risk oranının ise yarı yarıya daha düşük olduğu görülüyor.
Kadınların yeşil ekonomiye katılımını sınırlayan faktörler yalnızca teknik becerilerle de sınırlı kalmıyor. Rapora göre, yapısal engeller kadınların ilerlemesini büyük ölçüde kısıtlıyor. Bunlar arasında mesleki rehberlik eksikliği, yetersiz sosyal koruma ve esnek çalışma politikaları, kaliteli ve erişilebilir çocuk bakım hizmetlerinin azlığı, toplumsal cinsiyet rolleri ve normlarının baskısı yer alıyor.
Özellikle kırsal alanlarda, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) eğitimi kalitesinin düşüklüğü, kadın rol modellerinin azlığı ve mesleki ağlara erişim eksikliği, kadınların kariyer yollarını daraltıyor. Bu da kadınların yeşil iş fırsatlarından yararlanma olasılığını azaltıyor.
STEM becerileri, yeşil ekonominin temel taşını oluşturuyor
Rapor, yeşil ekonomideki hemen her işin bir STEM bileşeni içerdiğini vurguluyor. Nitekim enerji verimliliğinden yenilenebilir enerjiye, çevre mühendisliğinden dijital yeşil çözümlere kadar birçok alanda bu beceriler büyük önem taşıyor.
Her ne kadar kadınlar doğa bilimleri ve matematik alanlarında güçlü bir temsil oranına sahip olsalar da teknik mesleklerde ve liderlik pozisyonlarında önemli ölçüde eksiklik gözleniyor. Bu da, kadınların eğitimden istihdama, oradan da liderliğe ilerlerken farklı aşamalarda sistematik olarak dışlandığını gösteriyor. Rapor, bu engellerin birikimli etkisinin özellikle kırsal bölgelerde ve düşük gelirli kadınlar arasında daha ağır hissedildiğini vurguluyor.
Türkiye’de kadınların yeşil istihdamdaki payı düşük kalıyor
Türkiye de analizde yer alan altı ülke arasında bulunuyor. Rapora göre Türkiye’de kadınların STEM alanlarındaki eğitim oranı görece yüksek olsa da, istihdama geçişte ve yeşil işlerdeki temsiliyet oranı hâlâ düşük kalıyor. Özellikle enerji, mühendislik ve çevre teknolojileri gibi alanlarda kadın liderlerin eksikliği dikkat çekiyor.
UNDP ve OECD’nin raporuna göre Türkiye’de yeşil işlerin toplam istihdam içindeki payı 2022 itibarıyla yüzde 2,4 seviyesinde bulunuyor.
Bölgesel ortalama olarak bu oran yüzde 3 civarında gerçekleşse de, rapora göre Türkiye’de yeşil işlerde çalışan kadınların oranı yalnızca yüzde 1,4 düzeyinde kalıyor. Yani her üç yeşil işten yalnızca biri değil, yaklaşık yedide biri bir kadın tarafından yürütülüyor.
Rapor, bu farkın sadece iş gücü piyasası tercihlerinden değil, eğitim, beceri uyumsuzluğu ve sosyal normlardan kaynaklandığını belirtiyor. Kadınlar yeşil ekonomide yer alan mühendislik, enerji teknolojileri, çevre bilimleri gibi alanlarda ya hiç temsil edilmiyor ya da düşük vasıflı pozisyonlarda yoğunlaşıyor.
Cinsiyete duyarlı veri eksikliği politika üretimini zorlaştırıyor
Rapor ayrıca Türkiye dahil tüm bölge ülkelerde cinsiyete duyarlı veri eksikliğine dikkat çekiyor.
Yeşil işler, STEM becerileri veya çevre teknolojilerinde kadın-erkek dağılımını ayrıntılı izleyebilen bir veri sistemi bulunmadığı için, politika yapıcılar hedef odaklı çözümler üretemiyor. UNDP ve OECD, bu açığın kapatılması için ilgili kurumların düzenli toplumsal cinsiyet temelli iş gücü verisi üretmesini öneriyor.
Rapor, adil bir yeşil dönüşüm sağlanabilmesi için dört temel politika eksenine odaklanmasını tavsiye ediyor. Bunlar arasında ise kız çocukları için erken yaşta bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarına yönlendiren cinsiyet duyarlı müfredatlar geliştirilmesi, yeşil sektörlerle eğitim iş birliği, kadın dostu istihdam politikaları ve kadın liderliğinin güçlendirilmesi yer alıyor.
