Joanna Riley, WEF için kaleme aldığı yazısında becerilerin, ekonomik dayanıklılığın altyapısı olduğunu belirtiyor.
“Yeni bir girişimcilik çağını karşılarken, insan potansiyeline yaklaşımımızı yeniden tasarlamamız gerektiği açık. Becerileri sadece işlem yapılabilen birimler olarak görmek yerine, yenilikçiliği, dirençliliği ve kapsayıcı büyümeyi destekleyen sistemlerin temeli haline getirme zamanı geldi.”
“Beceriler yeni para birimidir.”
Bu ifadeyi son zamanlarda yönetim kurullarında, konferanslarda veya politika tartışmalarında duymuş olabilirsiniz. Günümüzün hızla değişen dünyasında yetkinliklerin ne kadar hayati hale geldiğini kısa ve öz bir şekilde anlatır. Ancak dirençli ve geleceğe hazır ekonomiler inşa etmenin ne gerektirdiğini yeniden düşündüğümüzde, bu metaforun bizi yeterince ileri taşıyıp taşımadığını sormakta fayda var.
Para, doğası gereği işlem odaklıdır. Değeri dalgalanır, talebe bağlıdır ve nihayetinde bir değişim aracıdır. Oysa beceriler—eğer direnç, uyum ve kapsayıcı büyümenin motoru olacaklarsa—farklı bir bakış açısıyla ele alınmalıdır. Beceriler, alınıp satılan birer emtia değil; dirençli ve geleceğe hazır ekonomilerin büyümesini destekleyen, öngören ve mümkün kılan bir altyapı olarak görülmelidir.
Tıpkı yollar, geniş bant internet ve enerji şebekelerinin gelişen bir toplumun temelini oluşturması gibi, beceriler de dirençli bir ekonominin altyapısını oluşturur. İnovasyonu destekler, iş gücü hareketliliğini mümkün kılar ve girişimcilik ekosistemlerini besler. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 Yeni Şampiyonlar Yıllık Toplantısını “Yeni Bir Çağ İçin Girişimcilik” temasıyla düzenlemesi, becerilere altyapı olarak yaklaşmanın ne kadar kritik olduğunu açıkça gösteriyor. Ve diğer tüm altyapılar gibi, beceri sunan sistemler de artan ve değişen taleplere yanıt verecek şekilde evrilmek zorunda.
Statik sınıflandırmalar ve eski çerçeveler, ekonomik dönüşümün hızına artık yetişemiyor. İşte bu noktada beceri zekâsı devreye giriyor: yapay zekâ (AI) ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerin stratejik kullanımıyla iş gücü verilerinin toplanması, analiz edilmesi ve eyleme dönüştürülebilir içgörülere çevrilmesi mümkün hale geliyor.
Bu bir gelecek vizyonu değil; şu anda yaşanıyor. Hükümetler ve politika yapıcılar için, beceri zekâsını ulusal çerçevelere entegre etmek; günümüzün sarsıntılarına dayanabilecek, veriye dayalı, çevik stratejiler geliştirmek ve yarının fırsatlarını şekillendirmek için gerekli olan “güncelleme”dir.
Yapay zekâ, beceri zekâsının gelişimine nasıl katkı sağlıyor?
2025 Geleceğin İşleri Raporu, küresel iş gücünü dönüştüren önemli değişimlere dikkat çekiyor:
• 2030 yılına kadar, çalışanların temel becerilerinin yaklaşık yüzde 40’ı ya tamamen değişecek ya da geçerliliğini yitirecek.
• Ancak işverenlerin yüzde 63’ü, iş dönüşümünün önündeki en büyük engel olarak beceri açıklarını gösteriyor.
• Üstelik bu beceri sarsıntıları bölgeden bölgeye büyük farklılıklar gösteriyor: Litvanya (%87) ve Bahreyn (%67) gibi ülkeler, Danimarka (%29) ve Hollanda (%30) gibi daha istikrarlı ülkelere kıyasla çok daha büyük dönüşümlerle karşı karşıya. Bu farklılıklar genellikle ekonomik gelişmişlik düzeyi ve jeopolitik istikrarla bağlantılı.
Günümüzde beceri açıkları, iş gücü piyasasının en belirleyici sorunu haline gelmiş durumda. Geleneksel olarak bu açıkları anketler ve değerlendirme araçlarıyla tespit etmede başarılı olduk. Ancak artık bu yöntemlerin, sadece sorunları tespit etmekle kalmayıp, bireyleri ve ekonomileri gerçekten uyum sağlayacak ve başarılı olacak şekilde hazırlayıp hazırlamadığını sorgulamalıyız.
Bunun için, beceri tespitinden beceri güçlendirmeye geçmemiz gerekiyor. Yani yalnızca eksiklikleri vurgulamak yerine, aktif olarak kapasite inşa etmeye odaklanmalıyız. Gelişmiş yapay zekâ ve makine öğrenmesi teknolojileri sayesinde, beceri zekâsı dağınık verileri anlamlı içgörülere dönüştürebilir; bireyleri, kuruluşları ve ekonomileri hızlı ve etkili şekilde uyum sağlayabilir hale getirebilir.
İşte bu nedenle beceri zekâsı, (hem anında geri dönüş sağlayan bir yatırım olarak, hem de uzun vadeli ekonomik büyüme ve toplumsal refahın temellerini atan bir unsur olarak) vazgeçilmez bir altyapı haline gelir.
Geleceğe hazır bir iş gücü için becerileri yeniden düşünmek
ABD’deki O*NET, Avrupa’daki ESCO ve Kanada’daki NOC gibi hükümet destekli beceri sınıflandırma sistemleri, kendi iş gücü piyasaları için meslekler ve beceriler konusunda temel bir anlayış sunar. Bu sınıflandırmalar (yani becerileri tanımlamak ve organize etmek için kullanılan yapılandırılmış çerçeveler), politika yapıcılar, eğitimciler ve özel sektör liderleri tarafından yaygın şekilde kullanılır; iş gücü stratejileri geliştirmek, eğitim programları tasarlamak ve istihdam politikalarını şekillendirmek amacıyla.
Ancak bu çerçeveler, işyeri dinamiklerinin yavaş ve öngörülebilir şekilde değiştiği bir dönemde tasarlandı. Bugün ise iş gücü dönüşümünün hızı çok daha hızlı ve katlanarak artıyor, bu da dönemsel olarak güncellenen statik sistemleri giderek yetersiz hale getiriyor.
Bu yeni gerçeklikte yol alabilmek için, statik çerçevelerden zeki ve uyum sağlayabilen beceri altyapılarına geçiş yapmamız gerekiyor. Yapay zekâ destekli beceri zekâsının ulusal sistemlere entegre edilmesi, hükümetlerin iş gücü ihtiyaçlarını gerçek zamanlı olarak tanımlamasına, ölçmesine ve uyarlamasına imkân tanır.
Bu dönüşüm halihazırda başlamış durumda. 2022 yılında, O*NET ve ESCO sistemleri arasında becerilerin eşleştirilmesini sağlayan bir “crosswalk” oluşturuldu. Bu gelişme, ulusal ve bölgesel iş gücü piyasası sistemleri arasında daha geniş bir entegrasyonun önünü açtı ve gerçek zamanlı iş eşleştirme, hedefli yeniden beceri kazandırma (reskilling) ve beceri geliştirme (upskilling), eğitim programlarıyla daha güçlü uyum ve daha derinlemesine iş gücü analizleri gibi hizmetlerin kullanılmasını mümkün kıldı. Bu durum, hem kamu hem de özel sektör paydaşları için oyunun kurallarını değiştiren bir gelişmedir.
Beceri zekâsında iş birliği
Beceri sistemlerinin birbirine entegre edilmesi gerekliliği giderek daha acil hale gelirken, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 Küresel Beceri Sınıflandırma Benimseme Araç Kiti, hükümetler, işletmeler ve eğitim liderleri için pratik bir yol haritası sunuyor. Fiziksel altyapı nasıl ki toplulukları birbirine bağlayıp büyümeyi destekliyorsa, bu araç kiti de istihdam açıklarını gidermek ve iş gücü dönüşümünü büyük ölçekte desteklemek için uyumlu, iş birliğine dayalı sistemler kurulması çağrısında bulunuyor.
Araç kiti, becerilerin nasıl doğrulandığını standartlaştırmak, iş tanımlarını aktarılabilir becerileri yansıtacak şekilde güncellemek ve gerçek zamanlı beceri takibini ulusal sistemlere entegre etmek gibi kısa vadede uygulanabilir somut adımlar sunuyor. Bunlar geleceğe dair idealler değil; şu anda erişilebilir çözümler. Ancak taşıdığı potansiyel oldukça geniş kapsamlı.
Beceri zekâsı sayesinde hükümetler, çalışanların kolayca eğitilerek yeni işlere geçiş yapabilmesini sağlayan “yakın becerileri” (proximity skills) tanımlayabilir. Yapay zekâ destekli platformlar, bireyleri yeni fırsatlarla çok daha hızlı ve isabetli eşleştirebilir. En gelişmiş sistemler ise bir adım daha ileri giderek, doğrulanmış beceri verilerini kullanır— yani insanların gerçekten ne yapabildiğine dair güvenilir ve belgelenmiş kanıtları. Bu da iş gücü planlamasına yeni bir güven ve işlevsellik katmanı ekler ve yeteneklerin hem ülke içinde hem de sınırlar ötesinde en çok ihtiyaç duyulan yerlere yönlendirilmesini mümkün kılar. Temel ekonomik dönüşüm çağında, doğrulanmış beceriler, girişimcilik odaklı çözümler ve inovasyon temelli büyüme için vazgeçilmez olacaktır.
Beceri zekâsı ekonomik dayanıklılığı nasıl güçlendirir?
Yeni bir girişimcilik çağını karşılarken, insan potansiyeline yaklaşımımızı yeniden tasarlamamız gerektiği açık. “Beceriler yeni para birimidir” ifadesi artık evrim geçirmeli. Becerileri sadece işlem yapılabilen birimler olarak görmek yerine, yenilikçiliği, dirençliliği ve kapsayıcı büyümeyi destekleyen sistemlerin temeli haline getirme zamanı geldi.
Bu dönüşümün merkezinde, yapay zekâ destekli beceri zekâsı yer alıyor. Açık, gerçek zamanlı ve birlikte çalışabilir platformlar, dağınık verileri dinamik beceri içgörülerine dönüştürebilir. Bu sayede politika yapıcılar, eğitimciler ve işverenler, çevik ve geleceğe hazır yetenek sistemleri inşa etmek için ihtiyaç duydukları araçlara sahip olur.