BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ara müzakerelerinde uyum, finansman ve reform tartışmaları gündemdeydi.
Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (United Nations Framework Convention on Climate Change, UNFCCC) ara müzakereleri, COP30’a aylar kala tartışmalarla sona erdi. İki hafta süren görüşmelere rağmen, birçok alanda ilerleme sağlanamadı. Uyum finansmanı, ulusal uyum planları (national adaptation plans, NAPs), küresel uyum hedefleri (Global Goal on Adaptation, GGA) ve iklim finansmanı gibi hayati konulara hâlâ çözüm bulunamadı.
Görüşmelerin sonunda taraflar, iklim müzakerelerinin verimliliğinin artırılması için ulusal delegasyonlara 200 kişilik bir üst sınır getirilmesi, bazı gündem maddelerinin zamanla düşürülmesi ve yeni maddelerin sınırlı sayıda gündeme eklenmesi gibi reform önerilerini, COP30’da tartışma kararı aldı.
Ülkeler UNFCCC bütçesini artırma kararı aldı
Toplantıda dünya ülkeleri, iklim krizine karşı küresel iş birliğini sürdürme yönünde önemli bir adım atarak, UNFCCC bütçesini önümüzdeki iki yıl için yüzde 10 artırma kararı aldı. Varılan anlaşma kapsamında, UNFCCC’nin 2026-2027 dönemi çekirdek bütçesi 81,5 milyon euro olarak belirlendi.
Küresel ekonomik sıkıntılar, siyasi baskılar ve bazı büyük bağışçı ülkelerin katkılarında yaşanan kesintilere rağmen sağlanan uzlaşma, uluslararası iklim diplomasisi açısından dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, yeni bütçeye önceki döneme göre yüzde 5 daha fazla katkıda bulunacağını açıkladı. Böylece 2026-2027 bütçesinin yüzde 20’si Çin tarafından karşılanacak.
Öte yandan, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’ye yüzde 22’lik bir katkı payı ayrılmış durumda. Ancak ABD, Bonn’da düzenlenen BM iklim müzakerelerine resmi bir heyet göndermedi. Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi ve uluslararası iklim finansmanının durdurulması nedeniyle Washington’ın katkılarında belirsizlik sürüyor. Bu boşluğu kapatmak amacıyla Bloomberg Philanthropies, ABD’nin UNFCCC bütçesine katkı taahhüdünü üstlenecek.
UNFCCC bütçesi için mutabakata varan ülkeler arasında yalnızca büyük ekonomiler değil, aynı zamanda gelişmekte olan ve iklim krizinden en çok etkilenen küçük ada devletleri de yer aldı. Suudi Arabistan’dan Fiji’ye kadar yaklaşık 200 ülkenin onayıyla kabul edilen bütçe, kapsayıcı bir uzlaşının sonucu olarak görülüyor.
Uyum hedefinde göstergeler hakkında tartışmalar sürüyor
En dikkat çekici başlıklardan birini ise Paris İklim Anlaşması kapsamında belirlenen Küresel Uyum Hedefi (Global Goal on Adaptation, GGA) konusundaki görüşmeler oluşturdu. GGA, iklim değişikliğine karşı ülkelerin ne kadar etkili uyum sağladıklarını ölçmek için ortak göstergelerin belirlenmesini amaçlıyor. Ancak bu göstergelerin ne olacağı, nasıl izleneceği ve finansmanla nasıl ilişkilendirileceği konusunda görüş ayrılıkları yaşandı.
2023’te Dubai’de gerçekleşen COP28’de kabul edilen genel çerçeve doğrultusunda ülkeler 2025’e kadar uyum göstergelerini belirlemeyi taahhüt etmişti. Bonn’a gelindiğinde, bu göstergelerin sayısı uzmanların çabasıyla 9.000’den 490’a indirildi. COP30’a kadar bu sayının 100’e düşürülmesi hedefleniyor.
GGA göstergeleri konusunda; küresel düzeyde geçerli olacak başlık göstergelerin yanı sıra, ülke koşullarına göre seçilebilecek alt göstergelerin de listelenmesinde anlaşmaya varıldı. Bu göstergelerin nihai halinin 2025 Ağustos’unda hazırlanması ve COP30’da karara bağlanması planlanıyor.
İklim finansmanı konusunda belirsizlikler devam ediyor
Bonn’da çözülmesi beklenen bir diğer konu ise COP29’dan devrolan Ulusal Uyum Planları (NAPs) tartışmalarıydı. Ancak burada da önemli bir ilerleme sağlanamadı.
Uyum fonu ve uyum komitesi gibi diğer başlıklarda ise yalnızca usule ilişkin kararlar alınabildi. Gelişmekte olan ülkeler, özellikle En Az Gelişmiş Ülkeler (LDCs), iklim finansmanına erişimde hâlâ karşılaştıkları zorluklara dikkat çekti.
Görüşmelerde en tartışmalı başlıklardan biri, Paris İklim Anlaşması’nın 9.1 maddesi üzerineydi. Bu madde, gelişmiş ülkelerin kamu kaynaklarıyla iklim finansmanı sağlamasını bir yükümlülük olarak tanımlıyor. Kimi ülkeler, bu maddenin ajandaya eklenmesini isterken, gelişmiş ülkeler buna karşı çıktı. Sonuçta, maddeye ilişkin resmi bir müzakere yapılamadı ancak COP30 öncesi istişare süreci başlatılması kararlaştırıldı.
Küçük ada devletleri ve iklim kırılganlığı yüksek ülkeler için yıllardır hayati önem taşıyan “Kayıp ve Zarar Fonu” başlığı altında önemli adımlar atılsa da fonlama konusu hâlâ temel bir çıkmaz olarak ön planda kalmaya devam ediyor. 2023’te kurulan “Kayıp ve Zarar Fonu” için verilen 768 milyon dolarlık taahhüdün yalnızca 339 milyonu ödendi. Bu miktar, gelişmekte olan ülkelerin yıllık ihtiyaçlarının %0,2’sine bile karşılık gelmiyor.
Türkiye COP31 için adaylığını güçlü şekilde koruyor
2026 yılında düzenlenecek COP31’e hangi ülkenin ev sahipliği yapacağı ise hâlâ belirsizliğini koruyor. Ev sahipliği için aday olan Türkiye ile Avustralya arasında net bir sonuca ulaşılamadı.
Kararın, Bonn görüşmeleri sırasında açıklanması bekleniyordu ancak taraflar arasında uzlaşı sağlanamadı. Karara varılamaması, COP31 hazırlıkları için ayrılması gereken kritik zamanı kısaltabileceği endişesiyle eleştiriliyor. UNFCCC yetkilileri, ev sahibi ülkenin bir an önce belirlenmesi gerektiğini vurgularken, nihai kararın diplomatik görüşmelerin ardından önümüzdeki haftalarda verilmesi bekleniyor.
Bonn’daki teknik görüşmelerin ardından gözler şimdi Brezilya’nın ev sahipliğinde Kasım 2025’te düzenlenecek COP30’a çevrildi. Toplantıda iklim finansmanı, kayıp ve zarar mekanizmaları, uyum planları ve küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlandırma hedefi gibi temel konular yeniden müzakere edilecek.