Belém’de düzenlenen COP30 zirvesinin ilk dört gününde iklim müzakerelerinin odak noktasını uyum, kapsayıcılık ve inovasyon oluşturdu.
COP30 zirvesinde teknoloji, uyum, yerel yönetimler, sağlık, eğitim, adalet ve insan hakları üzerinden hayata geçirmeyi amaçlayan kararlar ve inisiyatifler peş peşe açıklandı.
İlk günün en somut gelişmelerinden biri, COP28’de kurulmasına karar verilen Kayıp ve Zararlarla Mücadele Fonu’nun (FRLD) rekor hızda faaliyete geçmesi oldu. Fon, 250 milyon ABD doları tutarında ilk proje çağrısını yayımlayarak uygulamaya geçiş sürecini başlattı. Ayrıca fon, iklim krizinin ön saflarında yer alan gelişmekte olan ülkelerde kayıp ve zararları telafi etmeye yönelik projeleri de destekleyecek.
Bununla birlikte zirvenin ilk gününde, iklim eylemi kapsamında teknolojinin rolünü merkeze alan bir dizi girişim de dikkat çekti.
- Yeşil Dijital Eylem Merkezi: Brezilya merkezli kalıcı bir miras projesi olarak tasarlanan bu dijital iş birliği platformu, ülkelerin yeşil teknolojileri ölçeklendirmesine, teknolojinin çevresel ayak izini azaltmasına ve sürdürülebilir dijital çözümlere erişimi artırmasına yardımcı olacak.
- YZ İklim Enstitüsü: Gelişmekte olan ülkelerde yapay zekânın iklim eylemi için demokratikleştirilmesini hedefleyen yeni bir küresel girişim olarak COP30’da duyuruldu. Bu kapsamda karar vericiler için atölyeler, teknik uzmanlar için ileri düzey laboratuvar programları, düşük enerji tüketimine sahip ve yerel bağlama uygun YZ çözümleri geliştirmeye yönelik uygulamalı eğitimler bir araya getirecek.
- Doğanın Bilgeliği Stüdyosu: Amazon başta olmak üzere biyoçeşitliliği yüksek bölgeleri birer inovasyon merkezi olarak konumlandıran proje; Oxford Üniversitesi TIDE Merkezi, Amazon Ulusal Araştırma Enstitüsü (INPA) ve Latin Amerika Kalkınma Bankası (CAF) ortaklığında, ilk etapta Belém’de kurulacak. Bu kapsamda doğadan ilham alan çözümler için araştırma ve politika önerileri geliştirilecek.
- Dijital Kamu Altyapısı ve Açık Kaynak İklim Araçları: Proje ile afet risk yönetiminden enerji, su ve tarıma kadar farklı alanlarda kullanılmak üzere 30’a yakın ülkeye açık kaynaklı 20’den fazla dijital araç oluşturulacak.
Bu girişimlerin yanı sıra zirvenin ilk gününde uyum finansmanı ve iklim dayanıklılığına yönelik de adımlar atıldı. Belém’de bir araya gelen çok taraflı kalkınma bankaları, 2019’dan bu yana uyum yatırımlarını iki katına çıkardıklarını ve sadece 2024 yılında düşük ve orta gelirli ülkelere 26 milyar ABD dolarının üzerinde uyum yatırımı sağladıklarını açıkladı.
Bununla birlikte, iklim adaletinin sosyal boyutuna da güçlü bir vurgu yapıldı. İklime Dayanıklı Sosyal Koruma ve Küçük Çiftçi Finansmanı Ortaklığı çerçevesinde Benin, Etiyopya, Kenya, Zambiya ve Dominik Cumhuriyeti’nde uyarlanabilir sosyal koruma programları, küçük aile çiftçiliği ve suya erişim çözümleri destekleneceği belirtildi. Ortaklık, 7 Kasım’da 44 ülke tarafından kabul edilen Belém Açlık, Yoksulluk ve İnsan Merkezli İklim Eylemi Deklarasyonu’nun üzerine inşa edilecek.
İkinci gün şehirler, yerel yönetimler ve su güvenliği gündemdeydi
İkinci günün ana mesajı, iklim eyleminin sahada, şehirlerde ve mahallelerde hayat bulduğu yönündeydi. “Beat the Heat” uygulaması ile 185 şehirde, 3,5 milyar insanın aşırı sıcaklara karşı korunması hedefleniyor. COP30 Başkanlığı ve UNEP’in Cool Coalition girişimi ortaklığında yürütülen Beat the Heat, artık planlamadan uygulamaya geçmiş durumda. Bu kapsamda ormanlar, parklar, yeşil çatılar ve göletler gibi doğa temelli çözümleri, yüksek enerji verimli ve düşük küresel ısınma potansiyeline sahip soğutma teknolojilerinin bir araya getirilerek entegre çözümler geliştirilmesi amaçlanıyor.
İkinci gün başlatılan ve atıkların azaltılması ile döngüsel ekonomiyi odak noktasına alan Sıfır Organik Atık Planı ise organik atıklardan kaynaklanan metan emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 30 azaltmayı hedefliyor. Plan; her yıl 20 milyon ton fazla gıdanın geri kazanılmasını, 50 milyon insanın beslenmesine katkı sağlamayı, 1 milyon atık işçisinin döngüsel ekonomiye resmî olarak entegrasyonunu öngörüyor.
Bununla birlikte Latin Amerika ve Karayipler Su Yatırım Programı da hayata geçirildi. ECLAC, CAF ve Küresel Su Ortaklığı’nın (GWP) öncülüğünde başlatılan program, 2030’a kadar 20 milyar ABD doları değerinde iklim dayanıklı su yatırımı mobilize etmeyi hedefliyor.
Yatırımlar; içme suyu güvenliğini artırmak, sulama altyapısını modernize etmek, sel ve kuraklık riskine karşı dayanıklılığı geliştirmek üzerine yoğunlaşacak.
Üçüncü gün istihdam, eğitim ve kültüre odaklanıldı
Zirvede üçüncü gün ise iklim eylemini doğrudan insana, istihdama, eğitime, kültüre ve bilgi bütünlüğüne bağlayan karar ve girişimlerle öne çıktı.
Günün açılışında, Yeni Ekonomi için İşler ve Beceriler Küresel Girişimi başlatıldı. Girişim; hükümetler, özel sektör ve sivil toplumu, iklim ve ekonomik stratejilere istihdam ve beceriler boyutunu entegre etmek için bir araya getiriyor. Brezilya, Kamboçya, Endonezya, Kenya, Pakistan, Filipinler, Güney Afrika ve Mısır dahil sekiz ülke, eylem planında söz konusu girişimle birlikte çalışmayı taahhüt etti. 2028’e kadar 20’den fazla ülke, 40’tan fazla kurumun bu çerçeve altında bir araya getirilmesi hedefleniyor.
Üçüncü gün kamu alımları gibi yeni yatırımlar da dikkat çekti. UNIDO ve IDDI, çelik, beton ve çimento gibi yüksek emisyonlu sektörlerde kamu alımlarını iklim eylemi için kaldıraç olarak kullanmayı hedefleyen bir Çözümleri Hızlandırma Planı başlattı. Brezilya, Meksika, Norveç ve Hollanda gibi ülkeler bu çerçeveye dahil oldu. Plan kapsamında, kamu tedarik piyasasının trilyonlarca dolarlık ölçeğini düşük emisyonlu malzemeler, adil çalışma koşulları ve kapsayıcı büyüme için yönlendirmek amaçlanıyor.
COP30’un dördüncü gününde uyum finansmanı ve sosyal politikalar öne çıktı
Zirvede dördüncü gün, iklim uyumunu doğrudan sağlık, eğitim, adalet ve insan hakları üzerinden yeniden tanımlayan kararlarla dikkat çekti.
Günün en önemli çıktısı, Belém Sağlık Eylem Planı oldu. Brezilya’nın liderliğinde, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ortaklığıyla hazırlanan plan; sağlığın iklim uyumunun merkezine yerleştirilmesini ve sağlık sistemlerinin iklim şoklarına karşı dayanıklılığının artırılmasını amaçlıyor.
Şimdiye kadar 30 ülke ve 50’den fazla sivil toplum ve uluslararası örgüt plana destek verdi. İklim ve Sağlık Fon Sağlayıcıları Koalisyonu ise, aralarında Rockefeller Vakfı, Wellcome Trust ve IKEA Vakfı’nın da bulunduğu 35’ten fazla kuruluşla birlikte, planın uygulanması için 300 milyon ABD doları taahhüt etti.
Öte yandan COP30’da çeşitli ülkelerden Eğitim Bakanları, “Yeşil Eğitim Ortaklığı” kapsamında bir araya gelerek eğitimi iklim eyleminin kaldıraçlarından biri olarak konumlandırdı. UNESCO ve Brezilya Eğitim Bakanlığı ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte farklı ülkelerden iklim eğitimi uygulamaları, müfredat ve değerlendirme süreçlerine iklim okuryazarlığının entegrasyonu örnekleri
paylaşıldı. Ayrıca, öğrencilerin iklim hedeflerine katkı sunmasını sağlayacak bilgi, beceri ve tutumları tanımlayan PISA İklim Okuryazarlığı taslak çerçevesi tanıtıldı.
Dördüncü gün, uyum finansmanında ölçek büyüten önemli bir girişim de duyuruldu. Atlantik Konseyi İklim Dayanıklılığı Merkezi ve NRDC liderliğinde geliştirilen “Uygulanabilir Ulusal Planlama ve Uygulama Girişimi”, Ulusal Uyum Planları’nın “yatırım yapılabilir proje portföylerine” dönüştürülmesini amaçlıyor. 2028’e kadar 1 trilyon ABD doları tutarında uyum proje boru hattının oluşturulması, bunun yüzde 20’sinin özel sektörden gelmesi, risk analizi ve kapasite geliştirme için 500 milyon ABD doları çok taraflı ve filantropik finansman sağlanması hedefleniyor.
Dördüncü gün karbon emisyonu hesaplanmasında küresel uyum girişimleri de dikkat çekti. ISO ve GHG Protokolü, karbon muhasebesi standartlarının karşılaştırılabilirliğini ve uyumunu artırmak için öncelikli işbirliği alanlarını belirlediklerini açıkladı. Hayata geçirilecek “Çözümleri Hızlandırma Planı” kapsamında ortak bir karbon hesaplama dili geliştirilmesi, bilim temelli ve kapsayıcı yaklaşımların hükümetler, özel sektör ve standart belirleyici kurumlar arasında iş birliğiyle güçlendirilmesi hedefleniyor.
