,

Döngüsel ekonomi, rekabetin ve dayanıklılığın temel unsuru haline geldi

Döngüsel ekonomi, rekabetin ve dayanıklılığın temel unsuru haline geldi

Döngüsel Ekonomi Forumu İstanbul küresel paydaşları bir araya getirdi.

İstanbul ile hem bölgesel hem küresel düzeyde iş birliğini güçlendirmek ve döngüsel dönüşümü hızlandırmak amacıyla İstanbul Sanayi Odası (İSO), UNDP ve Team Finland ortaklığında; Hollanda, İsveç, Danimarka Başkonsoloslukları ve Norveç Büyükelçiliği iş birliğiyle “Döngüsel Ekonomi Forumu İstanbul” gerçekleştirildi. Finlandiya İnovasyon Fonu Sitra tarafından yürütülen Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu’nun (WCEF) resmi bölgesel etkinliği niteliği taşıması nedeniyle önem arz eden forum, “Mesafeleri Aşmak: Döngüsel Ekonomi için İş Birliği” temasıyla düzenlendi.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, Finlandiya Büyükelçisi Pirkko Hämäläinen, UNDP İstanbul Bölge Merkezi Direktörü Steliana Nedera ve SITRA Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu Direktörü Mika Sulkinoja’nın yer aldığı forumda, katılımcılara farklı ülkelerden uzmanlarla doğrudan etkileşim kurabilecekleri bir ortam sunuldu.

İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı ve Cemal Keleş, İSO Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Akar ve Vehbi Canpolat ile İSO Meclis Üyelerinin de katıldığı etkinlikteki panellerde, döngüsel ekonomide küresel gelişmeler, sanayide döngüsel üretim uygulamaları, finansman olanakları, yenilikçi çözümler ve teknolojik gelişmeler ile tasarım odaklı düşünme başlıkları ele alındı.

Açılışta konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Döngüsel ekonomi sınırlı kaynakları korumanın, yenilemenin ve ekonomiye yeniden kazandırmanın en etkili yolu. Döngüsel ekonomi, üretim süreçlerinde rekabet avantajı sağlayan bir strateji olmasının ötesinde kaynak verimliliğini artıran, ham madde bağımlılığını azaltan, karbon ayak izini küçülten de bir yaklaşım. Dönüşümde sanayi, döngüselliğin motor gücü olarak öne çıkıyor. Çünkü sanayinin bu sürece uyum sağlama kapasitesi geniş kapsamlı kalıcı etkiler yaratma potansiyeline sahip. İSO olarak biz, bu etkiyi büyütecek iş birliklerini ve ortak platformları desteklemeye kararlıyız. Çünkü inanıyoruz ki sanayi, üretimin ötesinde daha iyi bir yaşam için de dönüştürücü bir etki yaratır” dedi.

Forum kapsamındaki paydaşların döngüsel ekonomi çözümlerine de değinen Bahçıvan, “Hollanda, döngüsel ekonomiye yönelik olarak üretimde ve malzeme kullanımında yenilikçi çözümler geliştiriyor. Nordik ülkeler; İsveç, Danimarka, Finlandiya ve Norveç, döngüsel şehir modellerinden biyoteknolojik malzeme inovasyonlarına ve sürdürülebilir enerji ve kaynak yönetimi uygulamalarına kadar pek çok örnek proje yürütüyor. Bu süreçte, UNDP Istanbul Bölge Merkezi’nin döngüsel ekonomi kapsamında özel sektörle birlikte yürüttüğü projeler ve sağladığı stratejik destek bu dönüşümün hızlanması açısından büyük önem taşıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızca hazırlanan “2025-2028 Ulusal Döngüsel Ekonomi Stratejisi ve Eylem Planı” da sanayimizin döngüsel iş modellerine geçişini hızlandıracaktır. Bu eylemlerin hayata geçirilmesi adına atılacak adımlarda İSO olarak her türlü katkıyı sağlamaya hazırız” ifadelerini kullandı.

Sanayilerin Türkiye’nin üretim kapasitesi, mühendislik gücü ve bölgesel konumuyla, Avrupa’nın yeşil tedarik zincirlerinde stratejik bir ortak olduğunun bilincinde olduklarını da vurgulayan İSO Başkanı Bahçıvan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun için uluslararası iş birliklerini derinleştirmek, ortak AR-GE projeleri geliştirmek ve yeni finansal modeller oluşturmak büyük önem taşıyor. Yeşil tahviller, sürdürülebilir krediler, etki yatırımları, karbon piyasaları gibi yeni araçlar; sanayimizin dönüşüm maliyetinin finansmanına katkıda bulunacak. Üretim gücü, girişimci ruhu ve insan kaynağı ile Türkiye sanayisi bu dönüşümün önemli bir oyuncusudur. Atıktan ham maddeye, paylaşımdan hizmet ekonomisine uzanan geniş bir yelpazede, ekonomik ve toplumsal değer yaratma potansiyeli taşıyan bu dönüşüm, aynı zamanda yeni iş modelleri, yeni beceriler ve yeni istihdam alanları da yaratacaktır. Bu nedenle döngüsel ekonomiye yatırım yapan her sanayici, doğaya olduğu kadar markasının geleceğine ve ülkesinin rekabetçiliğine de yatırım yapmaktadır. Dünyanın geleceği için önem taşıyan döngüsel ekonomiyi gerçekleştirmek için insanlığın ciddi bir mesafe kat etmesi gerek. Bu mesafe, yalnızca fiziksel değil; zihinsel, kurumsal ve kültürel bir mesafedir. Bugünkü Formumuzda “mesafeleri aşmak” derken, aslında sektörler arasındaki uzaklıkları, kurumlar arasındaki duvarları ve alışkanlıklarımızın yarattığı konfor alanından kaynaklanan sınırları aşmaktan bahsediyoruz. Gelin, birlikte düşünelim, Birlikte tasarlayalım, Birlikte üretelim. Çünkü inanıyorum ki Türkiye sanayisi, bu dönüşümü gerçekleştirecek güce, vizyona ve iradeye sahip.”

“Döngüsel ekonomi rekabet, dayanıklılık ve istihdam için ekonomik bir strateji”

Forumun açılışında konuşan Finlandiya Ankara Büyükelçisi Pirkko Mirjami Hämäläinen ise “Döngüsel ekonomi, Finlandiya’nın karbon nötr bir topluma geçişinin kalbinde yer alıyor. Ancak döngüsellik yalnızca atıkların geri dönüştürülmesinden ibaret değildir. Bu, materyalleri nasıl tasarladığımızı, ürettiğimizi, tükettiğimizi ve yeniden kullandığımızı kökten dönüştüren sistematik bir değişimdir. Bu dönüşüm; ortaklık, yenilik ve güven gerektirir — işte bugün bizi bir araya getiren unsurlar da bunlardır. Döngüsel ekonominin yalnızca çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda rekabet, dayanıklılık ve istihdam için bir ekonomik strateji olduğunu görüyoruz. Bugünkü forumu sadece fikir alışverişi için değil, somut adımlar atmak için kullanalım. Bilgiyi eyleme, veriyi yeniliğe ve ortaklıkları somut sonuçlara dönüştürelim” dedi.

Hämäläin, “Döngüsel ekonomi, geleceğe dair bir vizyon. Bu vizyon, ekonominin etkisini artırırken doğanın dengesini de korumayı hedefliyor. Kısacası, büyümekle birlikte onarmayı, üretirken korumayı, kazanırken paylaşmayı öğretiyor bize. Bugün burada bir araya gelişimizin amacı, yalnızca fikir alışverişi yapmak değil; fark yaratacak adımlar atmak, yeni düşünceler üretmek, yeni ortaklıklar kurmak olmalı” ifadelerini kullandı.

“Döngüsel ekonomi çevresel, ekonomik ve sosyal hedefleri birleştiriyor”

Açılışta konuşan UNDP İstanbul Bölge Merkezi Direktörü Steliana Nedera döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde iş birliğinin önemine dikkat çekerek “Hepimiz biliyoruz ki dünya derin bir dönüşüm sürecinin ortasında: iklim baskıları, dijital dönüşüm, demografik değişim ve yeni pazar dinamikleri. Bu zorlukları hiçbir aktör tek başına yönetemez. Geleneksel destek modellerinin ötesine geçen yeni iş birliği biçimlerine ihtiyacımız var. Döngüsel ekonomi, bu tür ortaklıkların nasıl işleyeceğine dair en somut örneklerden biridir çünkü çevresel, ekonomik ve sosyal hedefleri birleştirir” dedi.

Nedera, “Döngüsellik yalnızca çevreyle ilgili değildir; insanlarla, kapsayıcılıkla, istihdamla ve geleceğin işiyle ilgilidir. Yeni pazarların, teknolojilerin ve iş modellerinin hem insanlar hem de gezegen için birlikte çalışmasını sağlamaktır. Döngüsel ekonomiye geçiş, özellikle gençler ve kadınlar için insana yakışır işler yaratmak, girişimcileri güçlendirmek ve dirençli topluluklar inşa etmek için fırsatlar sunmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Tasarım, üretim ve tüketim modellerimizi yeniden tasarlamalıyız”

Açılış konuşmacılarından olan SITRA Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu Direktörü Mika Sulkinoja ise “Döngüsel ekonomi artık niş bir kavram değildir; sanayinin yenilenmesi ve sürdürülebilir büyümenin temel yapı taşlarından biri haline gelmiştir. Ancak dünya hâlâ döngüsel olmaktan çok uzaktır. Döngüsellik Açığı Raporu 2025’e göre, küresel malzeme akışlarının yalnızca yüzde 6,9’u ekonomiye geri kazandırılmaktadır. Bu durum bize tek bir şeyi söylüyor: tasarım, üretim ve tüketim modellerimizi yeniden tasarlamalıyız. Ve burada, bu salonda güçlü biçimde temsil edilen sanayi, belirleyici bir role sahiptir” dedi.

T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal Döngüsel Ekonomi Stratejisi ve Eylem Planı’nın önemini de vurgulayan Sulkinoja, “Bu strateji, Türkiye’nin sürdürülebilir sanayi modernizasyonuna ve yeşil, verimli, küresel rekabet gücüne sahip bir ekonomi inşa etme kararlılığına işaret etmektedir” ifadelerini kullandı.

Döngüsel ekonomi sürecinde iş birliği büyük önem taşıyor

Yapılan açılış konuşmalarının ardından Döngüsel Ekonomi Forumu İstanbul etkinliği, İSO Yönetim Kurulu Üyesi (Sayman) ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe moderatörlüğünde düzenlenen “Döngüsel Ekonomide Küresel Gelişmeler” başlıklı panel oturumuyla devam etti. AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilci Yardımcısı Bahar Güçlü, Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve RE&UP Başkanı Fatih Konukoğlu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Çevre Genel Müdürü Fatih Turan’ın konuşmacı olarak yer aldığı panelde döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde Türkiye’nin mevcut durumu, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki fırsatlar ve sanayi sektörünün dönüşümde üstleneceği roller ele alındı.

Panelin açılışında kısa bir açılış konuşması yapan İSO Yönetim Kurulu Üyesi (Sayman) ve Sürdürülebilirlik Patformu Başkanı Sultan Tepe, “İstanbul Sanayi Odası Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı olarak bugün bizim için çok özel bir anı paylaşıyoruz. 2023 yılında, Team Finland’ın davetlisi olarak Helsinki’de düzenlenen Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu’na 25 kişilik bir Türk delegasyonuyla katılma fırsatımız olmuştu. O forumdan oldukça etkilenmiştik ve döndüğümüzde, orada gördüğümüz bütüncül yaklaşımı İstanbul Sanayi Odası çatısı altında, İstanbul’da da hayata geçirmeyi hayal etmiştik. Bugün, bu salonda sizlerle birlikte bu hayalimizi gerçekleştirebiliyor olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu özellikle belirtmek isterim” dedi.

Tepe, “Bildiğiniz üzere her yılımıza bir ana tema belirliyoruz. 2025 yılı için seçtiğimiz tema, sürdürülebilirlik açısından en önemli alanlardan biri olduğuna inandığımız ‘döngüsel ekonomi’ oldu. 2025 yılı boyunca döngüsel ekonomi konusunda birçok etkinlik düzenledik. Ancak bizim için en önemli hedefimiz, bu forumu tam da burada, sizlerle birlikte gerçekleştirebilmekti. Bugün bu hedefimize ulaşmış bulunuyoruz. Bu kadar geniş bir katılımla bir araya gelmek bizler için gerçekten büyük bir mutluluk. Bu süreçte, öncelikle Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu’nun yürütücüsü Sitra’ya; bu etkinliği İstanbul’da gerçekleştirme hayalini bizimle paylaşan stratejik ortağımız UNDP’ye; ve iş birliği için Danimarka, Hollanda, İsveç ve Norveç Büyükelçilikleri’ne teşekkür etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Panel konuşmacılarından AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilci Yardımcısı Bahar Güçlü ise “Dünya şu anda politik kutuplaşmanın, ticaret savaşlarının ve bölgesel çatışmaların yaşandığı bir dönemin içinden geçiyor. Buna rağmen, küresel ölçekte yeşil ve dijital dönüşüm yönünde güçlü bir ivme söz konusu. Enerji sistemlerinin karbonsuzlaştırılması, temiz enerji yatırımları ve emisyonların azaltılması artık yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik bir zorunluluk haline geldi. Bu dönüşümün merkezinde sanayi politikaları, kaynak verimliliği ve sürdürülebilir üretim anlayışı yer alıyor” dedi.

Güçlü, iş birliğinin önemine dikkat çekerek “Avrupa Birliği, döngüsel ekonomi alanında standartları ve mevzuatı şekillendirerek bu dönüşüme yön veriyor. Ürünlerin tasarım aşamasından itibaren onarılabilir, geri dönüştürülebilir ve dayanıklı olmasını teşvik eden yeni düzenlemeler hayata geçiriliyor. Ancak mevzuat çıkarmak tek başına yeterli değil; üretimden tüketime kadar tüm süreci kapsayan bir ekosistemin kurulması gerekiyor. Bu ekosistem, hem üreticilerin hem tüketicilerin döngüsel ekonomi bilinciyle hareket ettiği, sürdürülebilir büyümeyi destekleyen bir yapı olmalı” ifadelerini kullandı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Çevre Genel Müdürü Fatih Turan da panelde “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak, çevre yönetimi ve döngüsel ekonomi ilkelerinin uygulanmasından sorumluyuz. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Paris İklim Anlaşması kapsamında ülkemizin yükümlülüklerini yerine getirmek için çalışıyoruz. Ulusal mevzuatlarımızı uluslararası standartlarla uyumlu hale getirirken, sürdürülebilir üretim ve kaynak verimliliği konularında sanayimize rehberlik ediyoruz. Sanayide Yeşil Dönüşüm Yönetmeliği ve Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma vizyonunun temelini oluşturuyor. Bu çerçevede, atık yönetimi, mikroplastiklerle mücadele ve yeşil finansman mekanizmaları gibi alanlarda kapsamlı adımlar atıyoruz. Hedefimiz, üretimden tüketime kadar tüm süreçlerde kaynakların verimli kullanıldığı, rekabetçi ve çevreyle uyumlu bir ekonomik modeli güçlendirmektir” şeklinde konuştu.

Panelin bir diğer konuşmacısı Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve RE&UP Başkanı Fatih Konukoğlu ise döngüsel üretimin zorunluluk haline geldiğini belirterek “Tekstil sektörü, çevresel karbon ayak izi açısından en yüksek ikinci sektör konumunda ve bu nedenle geri dönüşüm büyük bir önem taşıyor. Uzun yıllar boyunca orijinal materyalleri kullanmaya alışmıştık, ancak zamanla farkındalık arttı. Artık pamuk ve polyester gibi materyalleri geri dönüştürmek için ciddi araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütüyoruz. Döngüsel üretim sadece çevresel değil, ekonomik bir zorunluluk haline geldi” dedi.

Konukoğlu, “Türkiye çok güçlü bir teknik tekstil altyapısına sahip. Son 30–35 yılda yetişen nitelikli mühendislerimiz bu dönüşümü yönlendirebilecek potansiyele sahip. Avrupa’ya yakınlığımız, Türkiye’yi yeşil dönüşüm sürecinde önemli bir iş ortağı konumuna getiriyor. Teknoloji ve inovasyon ilerledikçe, hem sanayimizin rekabet gücü artacak hem de ülkemiz döngüsel ekonomide öncü bir rol üstlenecek” ifadelerini kullandı.

Program, daha sonra düzenlenen interaktif oturumlar ile sürdü. Bu oturumlarda finans sektörü temsilcileri, yeşil yatırımların ölçeklenmesi, döngüsel projelerin finansmanı ve özel sektörün dönüşüm sürecine katkıları üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Etkinliğin son bölümünde ise Hollanda ve Nordik ülkelerinden iyi uygulama örnekleri paylaşıldı. Bu oturumda, atık yönetimi, eko-tasarım, endüstriyel simbiyoz ve yenilenebilir kaynak kullanımı alanlarındaki başarılı uygulamalar aktarıldı; Türkiye’nin bu deneyimlerden nasıl faydalanabileceği tartışıldı.

Paylaş