,

Dünyada her yıl 2 milyar ton atık oluşuyor

Dünyada her yıl 2 milyar ton atık oluşuyor

Uluslararası Sıfır Atık Günü, günden güne etkisini artıran atık sorununa yönelik çözüm sunmayı ve farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Günümüz üretim ve tüketim alışkanlıkları sonucunda her yıl ambalajlardan elektronik cihazlara, plastikten gıdaya kadar 2,1 milyar ile 2,3 milyar ton arasında atık oluşuyor. Ancak küresel atık yönetimi hizmetleri, söz konusu atık miktarıyla başa çıkmak için yetersiz kalıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, dünya genelinde 2,7 milyar insan, katı atık toplama hizmetine erişemiyor ve atıkların yaklaşık yüzde 60’ı kontrol edilebiliyor. Üretim ve tüketim alışkanlıkları ile atık bertarafı süreçlerinde hızla değişiklikler yapılmadığı takdirde, atıkların iklim, biyoçeşitlilik ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin 2050’ye kadar yaklaşık iki katına çıkması bekleniyor.

Uluslararası Sıfır Atık Günü, küresel ölçekte yaşanan atık sorununa farkındalık oluşturmayı amaçlıyor ve atık yönetimini küresel olarak güçlendirmekle birlikte sürdürülebilir üretim ve tüketim uygulamalarının önemine dikkat çekiyor.

BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de, Türkiye’nin önerisi ve 105 ülkenin de ortak kararıyla, 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan etti. Böylece üye devletleri, sivil toplum örgütlerini, özel sektörü, akademiyi ve diğer paydaşlar ile ulusal ve bölgesel sıfır atık girişimlerini teşvik ederek farkındalık düzeyini artırmayı amaçlıyor.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in önerisiyle 3 yıl süreyle görev yapacak,13 üyeden oluşan BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu kuruldu. New York’taki BM Genel Merkezi’nde düzenlenen “30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü” etkinliğinde konuşan Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sedat Önal, danışma kurulu bünyesinde “Küresel Sıfır Atık Ödülleri”, “Sıfır Atık Yılı” ve “Küresel Sıfır Atık Fonu” kurulmasına ilişkin çalışmaların devam ettiğini belirtti.

Atık sorunuyla mücadelede döngüsel ekonomi etkin çözüm sunuyor

2020 yılında dünya genelinde atık toplama, geri dönüşüm, enerji geri kazanımı gibi atık yönetim süreçlerine toplamda 252 milyar dolar harcandı. Ancak birincil kaynak kullanımının önlenmesi ve buna bağlı emisyonların azaltılması sayesinde geri dönüşüm yoluyla yılda 135 milyar dolar tasarruf elde edildi.

Küresel Atık Yönetimi Görünümü 2024” raporu, atıkların nasıl yönetildiğini ve mevcut uygulamaların gezegen ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceliyor.

Rapora göre mevcut uygulamaların devam etmesi halinde, özellikle yeterli atık yönetim kapasitesine sahip olmayan bölgelerde atık üretimi hızlı şekilde artmaya devam edecek. Bu durum iklim değişikliği, denizlerde plastik kirliliği, çevre ve toplumsal sağlık üzerinde de olumsuz sonuçlar doğuracak. 2050’ye gelindiğinde mevcut hali ile atık yönetiminin küresel olarak 640,3 milyar dolar tutarında ek bir maliyet oluşturacağı öngörülüyor.

Döngüsel ekonominin benimsenmesi durumunda ise atık oluşumu ekonomik büyümeden bağımsız hale geliyor, küresel atık geri dönüşüm oranı yüzde 60’a ulaşıyor ve geriye kalan atıklar güvenli bir şekilde yönetiliyor. Bununla birlikte, mevcut uygulamalarda büyük bir iyileşme sağlanıyor, sera gazı emisyonlarında ve kirlilikte önemli azalmalar yaşanıyor, böylece gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir gezegen sağlanıyor. Rapora göre döngüsel ekonomi yaklaşımı, atık yönetimini ekonomik hale getirmenin tek yolunu oluşturuyor. Nitekim döngüsel ekonomi yaklaşımı ile atık önleme, sürdürülebilir iş uygulamaları ve tam atık yönetimi yoluyla yıllık 108 milyar dolarlık tam net kazanç sağlanabileceği öngörülüyor.

Rapor, sıfır atık esaslı bir modele ulaşmak için tüm paydaşların tüm seviyelerde harekete geçmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu doğrultuda, tüketicilerin ürünleri mümkün olduğunca yeniden kullanarak ve tamir ederek tüketim alışkanlıklarını değiştirmesi önem taşıyor. Rapor ayrıca hükümetlerin, sivil toplumun ve sanayinin atık krizinin özellikle dezavantajlı gruplar üzerinde daha fazla olumsuz etki doğurduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak finansman ve politika yapım süreçlerini iyileştirmeleri gerektiğine dikkat çekiyor.

Sıfır Atık Hareketi ile geri kazanım yüzde 35’e ulaştı

Atık sorununa yönelik etkili bir mücadele yöntemi sunan sıfır atık yaklaşımı doğal kaynakların korunması, atık yönetiminde verimlilik, çevresel etkilerin azaltılması ve ekonomik faydalar sağlaması açısından giderek artan çevre sorunlarına karşı etkili bir çözüm olarak öne çıkıyor.

Nitekim 2017’de Türkiye’de başlatılan Sıfır Atık Hareketi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye bırakma amacı taşıyor. Sürdürülebilir üretim ve tüketim alışkanlıklarını teşvik ederek kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlıyor ve sosyal dayanışmayı artırarak olumlu sosyo-ekonomik sonuçlar elde edilmesine yardımcı oluyor.

Sıfır Atık Hareketi ile 2017’de yüzde 13 olan geri kazanım oranı, 2023’te yüzde 35’e yükseldi ve bu oranın 2035’te yüzde 60 seviyesine çıkarılması planlanıyor. Bununla birlikte 2017’den bu yana toplamda yaklaşık 59,9 milyon ton geri kazanılabilir atık, Bakanlık lisansı almış işletmeler tarafından işlenerek ekonomiye kazandırıldı.

Toplanan atıkların ekonomik kazancı 185 milyar TL’ye ulaşmış, aynı zamanda 2,6 milyar kWh enerji ve 819 milyon m³ su tasarrufu, 104 milyon m³ depolama alanı tasarrufu yapılarak, 5,9 milyon ton sera gazı salımı önlendi ve 498 milyon ağaç kurtarıldı, 127 milyon varil petrol tasarrufu elde edildi.

 

 

Paylaş