İklim uyumuna yönelik çözümler şirketlere büyük fırsatlar sunuyor

İklim uyumuna yönelik çözümler şirketlere büyük fırsatlar sunuyor

İklim uyumu, ekonomileri korurken yatırımcılar için istikrarlı kazançlar sağlıyor.

Küresel sıcaklıklar 2024 yılında sanayi öncesi döneme göre 1,5°C’nin üzerine çıkarak tarihi bir eşiği aşarken sel, kasırga, orman yangınları ve kuraklık gibi aşırı hava olayları da daha sık ve yıkıcı şekilde yaşanıyor. Bu gelişmeler, yalnızca çevresel bir sorun değil; aynı zamanda ekonomik ve toplumsal hayatı doğrudan etkileyen büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor.

Singapur merkezli GIC’in Bain & Company iş birliğiyle hazırlanan bir rapor, bu kriz karşısında “iklim uyumu” çözümlerinin yalnızca hayatta kalmak için değil, aynı zamanda büyük ölçekli yatırım fırsatları yaratmak için de kritik olduğuna dikkat çekiyor.

Rapor, giderek artan fiziksel iklim riskleri nedeniyle yalnızca emisyon azaltımına odaklanmanın yeterli olmayacağını toplumların iklim uyumu odaklı çözümlere de büyük ölçekte yatırım yapması gerektiğini ifade ediyor.

Rapora göre, uyum yatırımlarına bugüne kadar görece az ilgi gösterilmesinin nedeni, bu alandaki sorumluluğun yalnızca hükümetlere ait olduğuna dair yanlış algıdan kaynaklanıyor. Oysa rapor, özel sektörün de ekonomik ve toplumsal dayanıklılığı artıracak projelerde önemli bir rol üstlenmesinin önemine değiniyor.

Gelirler ve yatırımlar katlanarak artacak

GIC’nin analizine göre, iklim uyumu çözümlerinden elde edilen küresel gelirler, bugün yaklaşık 1 trilyon ABD doları seviyesinde bulunuyor. Ancak bu miktarın 2050’ye gelindiğinde 4 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor. Bu tutarın 2 trilyon kadarının, doğrudan küresel ısınmanın tetiklediği ek talep neticesinde gerçekleşeceği öngörülüyor.

Benzer şekilde, gerçekleşecek yatırımların da hızlı bir büyüme göstermesi bekleniyor. Rapora göre bugün 2 trilyon dolar düzeyinde olan yatırımlar, 2050’ye kadar 9 trilyon dolara ulaşacak.

Uyum, iklim senaryolarından bağımsız olarak güçlü bir fırsat sunuyor

Rapora göre yatırımcılar açısından çarpıcı bir diğer bulgu ise, bu fırsatın iklim senaryolarından bağımsız olarak güçlü kalması. 2050’ye kadar, farklı iklim senaryolarında öngörülen yatırım değerleri arasında yaklaşık yüzde 3’lük bir oynama bulunuyor. Bu durum, hangi iklim senaryosu hayata geçirilirse geçirilsin, uyum çözümlerine olan talebin güçlü ve kaçınılmaz olacağını ortaya koyuyor.

Başka bir ifadeyle, yatırımcıların dekarbonizasyon projelerinde olduğu gibi politika belirsizliklerine veya teknoloji maliyetlerindeki dalgalanmalara odaklanması gerekmiyor. Uyum çözümleri, kısa ve orta vadede daha öngörülebilir, daha az riskli ve daha istikrarlı bir yatırım alanı olarak öne çıkıyor.

Beklenenden daha yüksek bir büyüme potansiyeli

GIC’nin analizine göre, 2050’de uyum çözümlerinin gelirleri, mevcut ekonomik tahminlerin yüzde 61 üzerinde gerçekleşecek. Bunun nedeni, pek çok finansal analizin hâlâ yalnızca geçmiş verilere dayanarak yapılması. Bu “bilgi boşluğu”, uzun vadeli yatırımcılar için önemli bir fırsat alanı yaratıyor.

Rapor ayrıca, talebin yalnızca yaşanan felaketlere “reaktif” şekilde yanıt vermekle sınırlı kalması hâlinde, büyümenin 2040 sonrası hızlanacağını da belirtiyor.

Öne çıkan sektörler ve çözümler neler?

Rapor, çeşitli iklim uyumu çözümlerini detaylı olarak inceliyor:

  • Hava durumu bilgilendirmesi: Rapora göre hava verilerini işleyerek havacılıktan tarıma birçok sektörde operasyonları optimize eden çözümler, 2050’ye kadar bugünkü seviyesinin 16 katına çıkarak yıllık 40 milyar doları aşacak. Hava durumu bilgilendirmesine yönelik çözümler, farklı kaynaklardan gelen karmaşık hava verilerini işleyerek şirketler ve kamu kurumları için uygulanabilir öngörüler üretiyor. Havacılık sektörü bu verilerle uçuş rotalarını optimize edebiliyor, tarım sektörü sulama ve hasat planlarını iklime göre uyarlayabiliyor, enerji sektörü ise rüzgâr ve güneş üretim tahminlerini daha isabetli hale getirebiliyor.
  • Fırtınaya dayanıklı inşaat malzemeleri: Kasırgalar ve şiddetli fırtınalar, iklim kaynaklı ekonomik kayıpların en büyük bölümünü oluşturuyor. 2000-2024 arasında yaşanan iklim felaketlerinde toplam ekonomik zararın yüzde 55’inden fazlası fırtınalardan kaynaklandı. Fırtınaya dayanıklı malzemeler; yüksek mukavemetli kapılar, darbeye dayanıklı pencereler, güçlendirilmiş çatı sistemleri ve bina yapısına ekstra direnç kazandıran mühendislik çözümlerini içeriyor. Rapor, 2050’ye kadar sigorta şirketlerinin talepleri, yeni inşaat standartları ve tüketicilerin artan bilinç düzeyi sayesinde pazarın 40 milyar dolardan 650 milyar dolara çıkacağını öngörüyor.
  • Sel karşısında dayanıklı yapı malzemeleri: Sel felaketleri de iklim değişikliğinin en yıkıcı sonuçlarından biri arasında yer alıyor. Geçmiş verilere göre iklim kaynaklı ekonomik kayıpların yaklaşık yüzde 30’u sel olaylarından kaynaklanıyor. Avrupa ve Asya gibi bölgelerde bu riskin gelecekte daha da artması bekleniyor. Selde dayanıklı yapı malzemeleri, suyun binalara nüfuz etmesini engelleyen kaplamalar, sızdırmazlık ürünleri, geri akışı önleyen valf sistemleri ve yüzey akışını azaltan geçirgen kaplamalardan oluşuyor. Rapor, bu pazarın 2050’de 680 milyar doları aşacağını öngörüyor.

Bu gibi çözümler yalnızca altyapı güvenliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda sigorta maliyetlerini düşürüyor, toplumların felaketlere karşı dayanıklılığını güçlendiriyor ve yeni iş alanları yaratıyor.

Rapor, iklim uyumunun artık kaçınılmaz bir zorunluluk ve trilyonlarca dolarlık bir yatırım fırsatı olduğunu ortaya koyuyor. GIC, bu alanda bilim insanlarının, mühendislerin ve yatırımcıların daha yakın iş birliği yapması gerektiğine dikkat çekiyor.

Paylaş