İSO Sürdürülebilirlik Platformu Toplantısı’nda, jeopolitik ve ekonomik gelişmelerin sürdürülebilirlik politikalarına etkileri ele alındı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Sürdürülebilirlik Platformu Toplantısı, İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Sürdürülebilirlik alanında yürütülen faaliyetlere yön vermek, bu konuda ilgili tarafları bir araya getirerek sinerji yaratmak, stratejik öneriler ve yeni projeler geliştirmek amacıyla kurulan İSO Sürdürülebilirlik Platformu toplantısında akademi, özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri yer aldı. Toplantıya AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği, Daimi Temsilci Yardımcısı Bahar Güçlü ve S360 CEO’su Kerem Okumuş konuşmacı olarak katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, “Dünya bugün gerçekten kritik bir dönemden geçiyor. Artık ortak bir akıl ile hareket etmemiz gerekiyor. Sürdürülebilirlik tam da bu noktada; bir ortak tema, bir ortak sorumluluk olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Son dönemlerde küresel ölçekte yaşanan gelişmeleri sürdürülebilirlik perspektifinde değerlendiren Tepe, “Açık konuşmak gerekirse, sürdürülebilirlik açısından karmaşık bir dönemdeyiz. Yakın geçmişte temiz sanayiye geçiş, küresel çapta ortak bir hedef haline gelmişti ve COP zirveleri bu hedefe ulaşma yolunda hepimize umut veriyordu. Ancak 2025 yılı itibarıyla, dünya bazı zorluklarla karşı karşıya. Küresel ölçekte yaşanan değişimler, çevresel performans göstergelerinin vergiler ve ticaret kısıtlamaları üzerinden tartışılmasına yol açtı. Dünya, farklı ekonomik bloklara doğru ayrılıyor. Bir tarafta Amerika Birleşik Devletleri, diğer tarafta Asya ülkeleri… Ve bu iki kutup arasında, Avrupa Birliği (AB) önemli bir denge unsuru olarak varlığını sürdürüyor. AB, uzun yıllardır sürdürülebilirlik konusunda liderlik rolünü üstlenmişti ve bu liderliğini devam ettirme potansiyeline hâlâ sahip.
Tüm bu zorluklara rağmen, umut hâlâ var. Sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile mücadele, popülizmin ve kısa vadeli çıkarların feda edilemeyeceği kadar önemli bir mesele. Sadece çevresel bir sorundan bahsetmiyoruz, aynı zamanda insanlık için bir gelecek meselesinden söz ediyoruz. Bu nedenle, karşılaştığımız engellere rağmen çalışmalarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. ABD ve diğer büyük oyuncuların politikaları ne olursa olsun, iklim değişikliği ile mücadelede ve sürdürülebilirlik konusunda adım atmak, her birimizin sorumluluğudur. Bu mücadele, birlikte hareket edebilmenin ve küresel iş birliğinin önemini daha da artırmaktadır. Sürdürülebilir bir gelecek için umut her zaman var. Yeter ki biz bu sorumluluğu unutmadan, tüm engellere rağmen ilerlemeyi sürdürelim” ifadelerini kullandı.
“Yeşil ve dijital dönüşüm, yeni bir sanayi devrimini de beraberinde getiriyor”
Toplantıya çevrim içi bağlantıyla katılan AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği, Daimi Temsilci Yardımcısı Bahar Güçlü “Avrupa Birliği’ndeki Güncel Gelişmeler Işığında Temiz Sanayi Mutabakatı, Rekabetçilik Pusulası, Torba Yasa Paketleri (Omnibus I& II) ve Sektörel Çalışmalar” başlıklı bir sunum yaptı.
Konuşmasına dünyada yaşanan gelişmeleri değerlendirerek başlayan Güçlü, “Hepimizin bildiği gibi dünya çok hızlı değişen bir dönemden geçiyor. Aslında bu değişimin emarelerini 2008 finansal krizinden sonra görmeye başlamıştık; ancak artık çok daha açık bir şekilde tanıklık ediyoruz. Dünyada jeopolitik bir kırılma yaşanıyor. Güç dengeleri değişiyor, eksenler kayıyor. Öte yandan yeşil ve dijital dönüşüm, yalnızca bir çevre politikası değil; aynı zamanda yeni bir sanayi devrimini de beraberinde getiriyor” dedi.
AB’nin hayata geçirdiği Rekabetçilik Pusulası ve Temiz Sanayi Mutabakatı hakkında bilgi paylaşan Güçlü, “Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında artan enerji maliyetleri, özellikle enerji yoğun sektörlerde rekabetçiliği önemli ölçüde zedeledi. Bu noktada AB, ana önceliğini rekabetçilik olarak belirledi. Nitekim bu kapsamda AB, Rekabetçilik Pusulası’nı yayımladı ve burada üç temel hedef ortaya kondu: İnovasyon açığını kapatmak, savunma kapasitesini artırmak, rekabetçi bir şekilde karbonsuzlaşmayı sağlamak ve bağımlılıkları azaltmak.
Yeşil Mutabakat hedeflerinin de artık ‘Temiz Sanayi Mutabakatı’ altında konumlandığını görüyoruz. Yani AB sadece kurallar koymuyor, sanayinin dönüşümünü kolaylaştıracak adımlar da atıyor. Temiz Sanayi Mutabakatı’na baktığımızda öne çıkan unsurları şöyle sıralayabiliriz: Özellikle enerji yoğun sektörler için büyük bir endişe kaynağı olan uygun fiyatlı enerjiye erişim; bu sürecin vazgeçilmez bir parçası olan dijital dönüşüm; temiz ürünlere yönelik talep yaratılması, yani ‘Made in Europe’ markasına olan talebin artırılması; döngüsel ekonomi ve hammaddeye erişimin güçlendirilmesi; üçüncü ülkelerle yapılan ortaklıkların artırılması ve küresel düzeyde iş birliklerinin geliştirilmesi; son olarak da, sektörlerin ihtiyaç duyduğu becerilerin geliştirilmesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi.
Bütün bunlar bize gösteriyor ki, Temiz Sanayi Mutabakatı sadece bir çevre düzenlemesi değil; aynı zamanda kapsamlı bir sanayi ve rekabetçilik stratejisi. Artık küresel dönüşümün temel unsurlarından biri haline gelen bu süreç, ülkelerin korumacı bir yaklaşımla kendi sanayilerini korumalarını da beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.
Güçlü, Türkiye’nin stratejik önemine de değinerek, “Bu doğrultuda, AB son 10 yılda hiç olmadığı kadar aktif bir ticaret politikası izliyor. Avrupa artık, dünya ile olan serbest ticaret düzenini kendi lehine güvence altına almaya çalışıyor. Dolayısıyla AB pazarında sahip olduğumuz avantajlı konumu korumamız bu açıdan büyük önem taşıyor. Türkiye açısından baktığımızda, AB’nin sürdürülebilirliğe verdiği önemi, Türkiye’deki firmaların da benimsemesi, AB nezdinde Türkiye’yi daha önemli bir ortak konumuna taşıyor. Özellikle bölgesel kutuplaşmaların arttığı bu dönemde, AB yakın coğrafyasına daha fazla ilgi gösteriyor ve Türkiye de bu bağlamda daha stratejik bir konuma geliyor” şeklinde konuştu.
“Dönüşüm sürecinde sermaye piyasaları ve enerji yatırımları büyük rol oynuyor”
Toplantı, S360 CEO’su Kerem Okumuş’un hazırladığı “Sürdürülebilirlikte Küresel Eğilimler ve Sürdürülebilir Finansın Geleceği” sunumuyla devam etti.
Sürdürülebilirlik politikalarında sermaye piyasalarının önemine değinen Okumuş, “Bugün küresel ölçekte sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada iki önemli unsurun ön plana çıktığını görüyoruz. Biri sermaye piyasalarının aktif rolü, diğeri ise enerji yatırımları. Özellikle dijital ve temiz teknolojilerin ölçeklenebilmesi için güçlü bir finansal mekanizmaya ihtiyaç var. Ancak son dönemde sermaye piyasalarında ciddi bir kırılmayla karşı karşıyayız.
Özellikle uluslararası varlıkların daha geleneksel sektörlere yöneldiğini gözlemliyoruz. Bir dönem çok güçlü bir şekilde sürdürülebilirlik odaklı yatırımlara yönelen fonlarda, 2025’in ilk çeyreğinde bu alandan çıkış gerçekleşti. Regülasyonların hızla arttığı bir dönemde, yatırımcıların sürdürülebilirlikten uzaklaşması bize farklı bir hikâye anlatıyor.
Bunun birkaç temel nedeni var. Öncelikle, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası enerji fiyatlarının zirve yapması sonucunda enerji ve fosil yakıt şirketlerinin güçlü performansı kısa vadeli bakış açısını güçlendirdi. Öte yandan, 2022’den itibaren merkez bankalarının faiz artırımları teknoloji hisseleri üzerinde büyük baskı yarattı ve riskten kaçış eğilimini güçlendirdi.
Buna ek olarak, son dönemde ABD’de yükselen anti-ESG politikaları ve düzenleyici belirsizlikler de bu süreçte öne çıkan diğer faktörler oldu. Özellikle Trump yönetiminin yeniden iktidara gelmesiyle birlikte ESG yatırımlarına yönelik siyasi baskıların arttığını görüyoruz.
Korumacı politikaların yükselmesi de başka bir risk. Trump’ın uyguladığı tarifelerin birçok ülkeyi içine kapanmaya zorlaması, uluslararası iş birliğini zedeliyor. Bu durum, sürdürülebilirlik hedeflerinden sapma riskini de beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.
Toplantının ikinci oturumu özel sektör, kamu temsilcileri ve platform üyelerinin görüş ve değerlendirmeleriyle devam etti. Toplantının ardından Odakule fuaye alanında “Atıktan Sanata Uzanan Bir Yolculuk” sergisinin açılışı yapıldı. Proje sahibinin Nurettin Vedat Doğan, proje sorumlusunun Meltem Üstündağ olduğu sergide, geri dönüşümü sanat ve emekle bir araya getiren eserler beğeniyle karşılandı.