,

İstanbul Sanayi Odası, Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu'na katıldı

İstanbul Sanayi Odası, Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu'na katıldı

Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu’nda küresel döngüsel ekonomi konuları ele alınırken, sektördeki ilham verici ve ölçeklenebilir uygulamalar masaya yatırıldı.

İstanbul Sanayi Odası (İSO), bu yıl “Döngüsel Vizyonları Eyleme Dönüştürmek” temasıyla Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Dünya Döngüsel Ekonomi Forumu (World Circular Economy Forum, WCEF) 2024’e katıldı. Etkinlikte İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe başkanlığındaki heyet, döngüsel ekonomi alanında çalışmalar yürüten uluslararası iş dünyası liderleri, politika yapıcılar ve uzmanlarla bir araya geldi.

Finlandiya İnovasyon Fonu Sitra’nın ev sahipliğinde ve Döngüsel Ekonomi Vakfı (Circle Economy Foundation) ile Uluslararası Kaynak Paneli (International Resource Panel) iş birliğinde düzenlenen WCEF2024’ün ilk iki gününde 4 ana oturum ve 16 paralel oturum gerçekleştirildi. Ana oturumlarda küresel döngüsel ekonomi konuları ele alınırken, paralel oturumlarda ise sektördeki ilham verici ve ölçeklenebilir uygulamalar masaya yatırıldı.

WCEF2024 kapsamındaki dünyanın dört bir yanından farklı bakış açıları ile çözümler sunan işletme ve kuruluşların sergilendiği fuar alanının yanı sıra Avrupa’daki ilerlemeyi ele almak üzere Avrupa Döngüsel Ekonomi Paydaş Konferansı 2024 düzenlendi. Etkinlik kapsamında Belçika’nın AB Başkanlık ekibinin oluşturduğu Belçika’daki döngüsel ekonomi şirketlerine saha ziyaretleri de gerçekleştirildi.

Heyetin önemli buluşmalarından biri de Büyükelçi, Avrupa Birliği Nezdinde Türkiye Daimî Temsilcisi Faruk Kaymakçı ile gerçekleşti. Kaymakçı ile yapılan görüşmede, Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler ve Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yaşanan gelişmeler masaya yatırıldı. Görüşmede, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye dair stratejik vizyonu ve bu alanda AB ile iş birliği potansiyeli üzerinde duruldu.

Dünya, doğal kaynak kullanımı dolayısıyla büyük bir krizle karşı karşıya

Döngüsel ekonomi, çevresel etkileri en aza indirmek, doğal kaynakları korumak ve atık miktarını azaltarak gezegenin sürdürülebilirliğini sağlanmak için büyük önem taşıyor. Ancak son 50 yıldaki tabloya bakıldığında malzeme kullanımının üç katına çıkmış olduğu ve yıllık yüzde2,3 civarında artmaya devam ettiği görülüyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (United Nations Environment Programme, UNEP) tarafından hazırlanan “Küresel Kaynak Görünümü 2024” raporu, bugünden önlem alınmazsa, malzeme çıkarımı ve işlemenin 2020 seviyelerine göre 2060’a kadar yaklaşık yüzde60 artarak 100 milyar tondan 160 milyar tona ulaşabileceğini ortaya koyuyor.

Fosil yakıtlar, mineraller, metal olmayan mineraller ve biyokütle gibi kaynakların çıkarılması ve işlenmesi, sera gazı emisyonlarının yüzde 55’ini ve sağlık üzerindeki partikül madde etkilerinin yüzde 40’ını oluşturuyor. Bu etkilerin başında yüzde 28 ile biyokütle gelirken, biyokütleyi yüzde 18 ile fosil yakıtlar ve yüzde 17 ile metal olmayan mineraller takip ediyor. Biyokütle, toplam arazi kullanımıyla ilgili biyoçeşitlilik kaybının ve su stresinin yüzde90’ından fazlasını oluşturuyor ve tüm bu çevresel etkiler artmaya devam ediyor.

Rapora göre yüksek gelirli ülkeler kişi başına altı kat daha fazla malzeme kullanırken, düşük gelirli ülkelere göre kişi başına on kat daha fazla iklim etkisi yaratıyor. Yüksek gelirli ülkelerin kişi başına malzeme kullanımı, 2000 yılından bu yana yaklaşık aynı seviyede kalırken, üst orta gelirli ülkelerde ise kişi başına malzeme kullanımının yüksek gelirli seviyelere yaklaşarak iki katına çıktığı görülüyor.

Rapor, malzeme verimliliğine yönelik yeni politikaların yüksek gelirli ve üst orta gelirli ülkelerde malzeme kullanımını azaltabileceğini, çevresel etkileri de aynı şekilde büyük oranda azaltırken, refahı ve ekonomik büyümeyi artırabileceğini belirtiyor. Düşük gelirli ve alt orta gelirli ülkelerde ise çevresel etkilerin azaltılması ve kaynak verimliliğinin artırılması gerekiyor. Alınacak bu gibi önlemler ile malzeme kullanımındaki çevresel etki yüzde 30 azaltılabiliyor ve sera gazı emisyonları 2060 yılına kadar mevcut seviyeden yüzde 80 oranında düşürülebiliyor.

Finansmanı sürdürülebilir kaynak kullanımına yönlendirmek, ekonomik teşvikleri doğru bir şekilde belirlemek, ticareti sürdürülebilir kaynak kullanımının itici gücü yapmak, döngüsel, kaynak-verimli iş modeli oluşturmak da büyük önem taşıyor.

Rapora göre 2060 yılına kadar çevresel etkisi yüksek ürünlerin tüketimi azaltılarak, tüm bireyler için yeterli beslenme daha adil bir şekilde sağlanabilir. Aynı şekilde ulaşımda alınacak önlemlerle malzeme gereksinimlerini, enerji taleplerini ve sera gazı emisyonlarını 2060 yılına kadar yüzde 50’ye varan oranlarda azaltmak mümkün. Geri dönüştürülmüş inşaat malzemeleri kullanarak ve binaların ömrünü uzatarak, enerji talepleri ve sera gazı emisyonları 2060 yılına kadar yüzde 30 düşürülebilir.

Doğayla insan ilişkisini dengede tutmak için uygulanan politikalar yeterli etkiyi yaratmıyor. Ancak enerji, gıda, ulaşım ve inşaat alanlarında köklü değişikliklere ve bu değişikliklerin benzeri görülmemiş bir hızda uygulanmasına ihtiyaç var. Tüm sektörlerden liderler, hükümetler, iş dünyası ve sivil toplumun harekete geçmesi gerekiyor. Rapor, harekete geçmek için zamanın giderek daraldığını belirtiyor ancak değişimin mümkün olduğunu da ekliyor.

Paylaş