Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), iklim değişikliğine karşı kapsamlı yasal düzenlemeler içeren “İklim Kanunu”nu kabul etti.
Yeni yasa, sera gazı emisyonlarının azaltılmasından iklim adaletine, karbon piyasalarından idari yaptırımlara kadar birçok kritik unsuru yasal güvence altına alıyor. 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefi doğrultusunda hazırlanan kanun, sadece çevre politikalarında değil, aynı zamanda ekonomi, sanayi, tarım ve eğitim gibi çok sayıda sektörde dönüşüm yaratmayı amaçlıyor. Bu kapsamda sektörlerin uluslararası rekabet gücünün korunması için daha temiz üretim yöntemlerinin teşvik edilmesi amaçlanıyor.
Toplam 20 madde ve 2 geçici maddeden oluşan İklim Kanunu; Emisyon Ticaret Sistemi’nden (ETS) adil geçişe, yerel eylem planlarından karbon piyasası düzenlemelerine kadar çok sayıda yeni mekanizmayı kapsıyor. Ayrıca “iklim adaleti”, “birincil piyasa”, “gömülü sera gazı emisyonları” gibi kavramlar da ilk kez yasal zemine kavuştu.
Emisyon Ticaret Sistemi hayata geçiriliyor
Kanun kapsamında sera gazı emisyonları, Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı ve İklim Değişikliği Başkanlığı’nın yayımlayacağı strateji ve eylem planları doğrultusunda azaltılacak. Her sektör, kendisine düşen sorumlulukları ilgili mevzuat çerçevesinde yerine getirecek. Böylece enerji, sanayi, ulaştırma gibi önemli sektörlerde net emisyon azaltımı hedefleri uygulanmaya başlanacak.
Kanunla birlikte, Türkiye’de ilk kez Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulması da yasalaştı. Bu sistem sayesinde doğrudan sera gazı salımına neden olan faaliyetlerde bulunan işletmelerin, sera gazı salımı için İklim Değişikliği Başkanlığından izin alması gerekecek. Emisyon izni almadan doğrudan sera gazı salımı yapan işletmeler faaliyet gösteremeyecek.
ETS’nin genel işleyişi ise Karbon Piyasası Kurulu tarafından denetlenecek. Kurul; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı başkanlığında, ilgili bakanlık temsilcileri, düzenleyici kurum başkanları ve İklim Değişikliği Başkanı’ndan oluşacak. Gerektiğinde sivil toplum, üniversite ve özel sektör temsilcileri de danışma niteliğinde toplantılara davet edilebilecek.
Yeni yasa, çevresel sorumlulukları ihlal edenlere yönelik ağır idari yaptırımlar da öngörüyor. Doğrulanmış sera gazı emisyon raporunu süresi içinde sunmayan işletmelere 500 bin ila 5 milyon TL arasında para cezası verilecek. Ozon tabakasını incelten maddeleri ithal eden, kullanan veya piyasaya sürenlere 2,5 milyon liraya kadar ceza kesilecek. Bu maddeleri içeren ürünlere bakım yapanlara 250 bin lira, etiketleme kurallarına uymayanlara ise 120 bin lira ceza uygulanacak.
Florlu sera gazlarının izinsiz kullanımı ve ticareti halinde ise 2,5 milyon liraya kadar ceza ve 6 aya kadar Hidroflorokarbon Kontrol Belgesi yasağı getirilecek.
Türkiye Yeşil Taksonomisi kurulacak
Kanun kapsamında, finansal kaynakları çevresel önceliklerle uyumlu hale getirmek amacıyla “Türkiye Yeşil Taksonomisi” oluşturulacak. Bu sistem ile yatırımların çevresel sürdürülebilirlik kriterlerine göre yönlendirilmesi sağlanacak. Ayrıca döngüsel ekonomi ve sıfır atık hedefleri doğrultusunda ürünlerin yeniden kullanımı, atıkların değerlendirilmesi ve geri dönüşüm oranlarının belirlenmesi hedeflenecek.
Türkiye’de Gümrük Bölgesinde ithal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarını ele almak için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kurulabilecek. SKDM’ye ilişkin raporlama, kapsam, içerik, usul ve esaslar ilgili bakanlıklarla koordineli olarak Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek.
Ayrıca Karbon Piyasası Kurulu oluşturulacak. Bu kurul; ETS tahsisatları, denkleştirme oranları ve uluslararası karbon ticaretine yönelik politikaları belirleyecek.
İklim Değişikliği Başkanlığı’nın yetkileri genişletiliyor
Kanunla birlikte İklim Değişikliği Başkanlığı’nın görev ve yetkileri genişletildi. Kurumlar arası koordinasyon, emisyon azaltımı ve uyum faaliyetlerinin izlenmesi, karbon piyasalarının düzenlenmesi gibi sorumluluklar bu kurumun çatısı altında toplanacak. ETS’nin kurulması ve tahsisatların dağıtımı da Başkanlık tarafından yürütülecek.
Uygulamalar 31 Aralık 2027’ye kadar tamamlanacak
Kanun, teknolojik gelişmeleri de teşvik ediyor. Karbon yakalama, hidrojen teknolojileri gibi yenilikçi alanlarda Ar-Ge çalışmaları desteklenecek. Gerekli görülmesi halinde enstitü ve uygulama merkezleri kurulacak.
Öte yandan, iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm konuları eğitim müfredatına da dahil edilecek. Kamuoyunun bilinçlendirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK ile birlikte eğitim programları hazırlanacak.
İklim kaynaklı afetlerin etkisini azaltmak için ise risk değerlendirmesi, erken uyarı sistemleri ve izleme mekanizmaları geliştirilecek. Gıda güvenliği sağlamak adına doğa temelli çözümler ve iklim dirençli tarım modelleri teşvik edilecek.
Bununla birlikte kanun, su kaynaklarının etkin yönetimi ve orman, mera, sulak alanlar gibi doğal karbon yutaklarının korunmasını da kapsıyor.
Kanunla birlikte öngörülen mevzuat, planlama araçları ve uygulama sistemlerinin en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar hayata geçirilmesi gerekiyor. Gerekirse bu süre Cumhurbaşkanı kararıyla bir yıl daha uzatılabilecek.