Türkiye'de rüzgâr ve güneş enerjisi, elektrik üretiminde kömürü geride bıraktı

Türkiye'de rüzgâr ve güneş enerjisi, elektrik üretiminde kömürü geride bıraktı

Ember’ın raporu, Türkiye’nin rüzgâr ve güneş enerjisinde sürdürülebilir bir büyüme yakaladığını gösteriyor.

Ember tarafından hazırlanan “Türkiye Elektrik Görünümü 2025” raporu, 2024 yılı verilerini temel alarak,  elektrik üretiminde rüzgâr ve güneş enerjisinin yerli kömürün elektrik üretimini ilk kez kalıcı olarak geçtiğini ortaya koyuyor.

Rapora göre, 2024 yılında Türkiye’de güneş enerjisinden elektrik üretimi bir önceki yıla kıyasla yüzde 39 artarak büyük bir sıçrama yaptı. Güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı yüzde 5,7’den yüzde 7,5’e yükselirken, rüzgâr enerjisinin payı ise yüzde 10,6’dan yüzde 10,7’ye çıktı. Böylece rüzgâr ve güneş enerjisinin toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 18’i aşmış oldu.

Özellikle güneş enerjisinden elektrik üretiminde iki yıl içinde yaşanan hızlı büyüme de dikkat çekti. 2022 sonunda 10,9 GW olan güneş enerjisi kurulu gücü, 2024 sonunda 19,8 GW’a yükseldi. Artışın başlıca nedeni ise öz tüketim odaklı güneş enerjisi projelerinin yaygınlaşması oldu.

Rapora göre, 2024 itibarıyla rüzgâr ve güneşten üretilen toplam elektrik miktarı 62 TWh ile yerli kömürden üretilen 47 TWh seviyesini geride bıraktı. Böylece rüzgâr ve güneş, yerli kömürün 2019’da ulaştığı 53 TWh olan zirve üretim değerini de geride bıraktı. Bundan sonraki süreçte, mevcut projeksiyonlara göre, yerli kömürden elektrik üretiminin rüzgâr ve güneşin elektrik üretimini yeniden geçmesi beklenmiyor.

Talep artışı yenilenebilir kaynakların elektrik üretiminin önünde kalıyor

Her ne kadar yenilenebilir kaynaklarda ciddi bir artış yaşansa da elektrik talebindeki artış hâlen rüzgâr ve güneş enerjisindeki büyümenin önünde seyrediyor. Son beş yılda elektrik talebi 42 TWh artarken, aynı dönemde rüzgâr ve güneşten sağlanan elektrik üretim artışı yalnızca 31 TWh oldu. Aradaki fark ise ithal kömür ve doğalgaz santralleriyle kapatıldı.

Özellikle 2024’te yaşanan sıcak hava dalgaları nedeniyle soğutma ihtiyacı arttı ve elektrik tüketiminde yüzde 5,5’lik bir artış kaydedildi. Haziran ve temmuz aylarında sıcaklık rekorlarının kırılması, tüketimde rekor seviyelere ulaşılmasına neden oldu.

Türkiye, 2024 itibarıyla Almanya’yı da geride bırakarak Avrupa’da kömürden en çok elektrik üreten ülke konumuna geldi. İthal kömürden elektrik üretimi artışının sürmesiyle, Türkiye’de kömürden elektrik üretimi 122 TWh ile yeni bir rekora ulaştı. Öte yandan kömürün toplam elektrik üretimindeki payı bir önceki yıla göre yüzde 36 seviyelerine geriledi. İthal kömürün elektrik üretimindeki payı ise yüzde 61’e çıktı.

Doğalgazın elektrik üretimindeki payı da 2024’te yüzde 18,5’e geriledi. Böylelikle fosil yakıtların üretimdeki payı 31 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 55’e çekildi.

Fosil yakıtların payı yüzde 20’nin altına inebilir

Raporda Türkiye’nin COP29 zirvesinde açıkladığı yeni hedeflere de değiniliyor ve 2035’e kadar rüzgâr ile güneş enerjisinin kurulu gücünün yaklaşık dört katına çıkarılmasının planlandığı hatırlatılıyor.  Bu kapsamda 2024 sonunda toplam 32 GW olan rüzgâr ve güneş kurulu gücünün 2035’te 120 GW seviyesine ulaşması öngörülüyor.

Bu hedefler gerçekleşirse, 2035’te elektrik üretiminde fosil yakıtların payı yüzde 20’nin altına gerileyebilirken, rüzgâr ve güneşin toplam payı ise yüzde 49’a çıkabilir.

Türkiye hangi adımları atmalı?

Rapor, Türkiye’nin rüzgâr ve güneş enerjisinde çok önemli bir aşamayı geçtiğini ve fosil yakıtlardan bağımsızlaşma yolunda ilerlediğini gösteriyor. Ancak artan elektrik talebinin tamamen yenilenebilir kaynaklarla karşılanabilmesi için hızlı ve kararlı yatırımlara, destekleyici politikalara ve güçlü bir altyapıya ihtiyaç olduğu da açıkça vurguluyor.

Bu kapsamda;

  • Yeni rüzgâr ve güneş santrallerinin kurulabilmesi için şebeke altyapısının güçlendirilmesi,
  • Mevcut santrallerde güneş gibi ikincil kaynakların hibrit kullanımının hızlandırılması,
  • Yeni projelerin devreye girebilmesi için enerji ihalelerinde süreçlerin iyileştirilmesi,
  • Artan yenilenebilir üretimin değerlendirilmesi için batarya ve ihracat kapasitesinin artırılması kritik önem taşıyor.

Türkiye’nin ayrıca komşu ülkelerle elektrik şebekelerini entegre etmesi, böylece hem arz güvenliğini artırabileceği hem de fazla yenilenebilir enerji üretimini dış pazarlara satabileceği belirtiliyor.

 

Paylaş