Dünyanın dört bir yanında kurulan yeni emisyon ticaret sistemleri, karbon fiyatlandırmasını iklim mücadelesinin merkezine yerleştiriyor.
Uluslararası Karbon Eylem Ortaklığı (International Carbon Action Partnership, ICAP), karbon piyasalarının iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünü ve ülkelerin karbon fiyatlandırma mekanizmalarındaki güncel durumunu inceleyen “Dünya Çapında Emisyon Ticareti: ICAP Durum Raporu 2025″i yayımladı.
Rapora göre, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 24’ü artık karbon piyasaları kapsamında fiyatlandırılıyor ve karbon piyasalarının etkisi günden güne artıyor. Özellikle Asya ve Latin Amerika gibi bölgelerde yeni karbon piyasalarının kurulması, bu artışın başlıca sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte, mevcut sistemlerin kapsamlarının genişletilmesi ve fiyat seviyelerinin yükseltilmesi de önemli bir eğilim olarak dikkat çekiyor.
ICAP’in raporu, karbon fiyatlandırmasının sadece emisyonları azaltma aracı değil, aynı zamanda yeşil dönüşümü destekleyen ekonomik politikaların temel taşı haline geldiğini de vurguluyor. Ülkeler, karbon piyasaları ile karbon fiyatlarının artırılması, sektör kapsamının genişletilmesi ve daha sıkı emisyon tavanlarının belirlenmesi yoluna gidiyor. Ayrıca karbon fiyatlarından elde edilen gelirlerin yeniden dağıtımı yoluyla sosyal adaletin sağlanmasına yönelik politikalar da yaygınlaşıyor.
Özellikle Avrupa Birliği’nin Emisyon Ticaret Sistemi’nde (ETS) yapılan reformlar ve Çin’in ulusal ETS’yi devreye alması, karbon piyasalarının hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde nasıl etkili bir araç haline geldiğini ortaya koyuyor.
Karbon piyasalarında çeşitli zorluklar bulunuyor
Her ne kadar karbon piyasalarının kapsama alanı genişlese de ICAP’in raporu uygulamalarda hâlâ ciddi zorlukların bulunduğuna dikkat çekiyor. Bunlar arasında;
- Fiyatların birçok piyasada hâlâ düşük olması,
- Bazı sektörlerin sistem dışında tutulması,
- Adil geçiş ve sosyal etki endişelerinin yeterince dikkate alınmaması,
- Politikalarda tutarlılık ve uzun vadeli güven eksikliği gibi unsurlar yer alıyor.
Özellikle düşük gelirli ülkelerde karbon fiyatlandırmasının etkili bir şekilde hayata geçirilmesi için kapasite geliştirme çalışmalarına büyük ihtiyaç olduğu vurgulanıyor.
Türkiye’de iklim eylemleri hız kazanıyor
ICAP’in raporu, Türkiye’nin karbon piyasası altyapısını güçlendirmek için son yıllarda önemli adımlar attığını ortaya koyuyor. Türkiye, 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda emisyon ticaret sistemine (ETS) geçmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda ETS’nin başlatılması için öncelikle sektörlere özgü emisyon sınırları belirleniyor ve pilot aşamada piyasa mekanizmaları test edilerek tam uygulamaya geçmeden önce eksiklerin giderilmesi planlanıyor.
Türkiye’nin karbon piyasasına geçiş süreci, Dünya Bankası destekli PMI Programı çerçevesinde Ocak 2024’te başlatılan bir projeyle de destekleniyor. Proje kapsamında, 2025 yılında modelleme çalışmaları ile ETS’nin yasal ve düzenleyici altyapısı geliştirilecek. Ayrıca ETS’nin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin analiz edilmesi, ulusal bir karbon kredi mekanizmasının kurulması ve Paris İklim Anlaşması’nın 6. Maddesi kapsamındaki uluslararası karbon piyasalarına katılım stratejisinin oluşturulması hedefleniyor. Çalışmalar, adil geçiş stratejisine yönelik detaylı araştırmaları da kapsıyor.
Bu hazırlıklar, Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sağlamak amacıyla 2021 yılında ilan ettiği “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” ve 2022 yılında gerçekleştirilen çok paydaşlı “İklim Şurası” tavsiye kararları çerçevesinde şekilleniyor. Ayrıca Türkiye, 2022’den bu yana yayımladığı yıllık “Orta Vadeli Programlar”da (OVP) karbon fiyatlama mekanizmasının kurulacağına dair taahhütlerde bulunuyor. 2025-2027 dönemini kapsayan OVP’de, karbon fiyatlamasının yeşil dönüşüm sürecinde rekabetçiliğin korunması, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) finansal etkilerinin azaltılması ve düşük karbonlu ekonomiye geçişin desteklenmesi amacıyla hayata geçirileceği belirtiliyor.
Türkiye’nin 2024-2028 dönemini kapsayan “12. Kalkınma Planı” da, ülkenin yeşil ve dijital dönüşüm hedeflerinde 2053 vizyonunu esas alıyor ve ETS’yi bu dönüşümün temel araçlarından biri olarak konumlandırıyor. Sistem, 2015 yılından bu yana yürürlükte olan zorunlu izleme, raporlama ve doğrulama sistemi kapsamında toplanan veri setlerinden yararlanacak.
Öte yandan Türkiye, Avrupa Birliği’nin IPA III programı kapsamında AB ETS mevzuatının Türk hukukuna uyarlanmasını ve ulusal sistemin teknik özelliklerinin tanımlanmasını hedefliyor.
Entegre ve iddialı hedefler önem taşıyor
Raporda, karbon piyasalarının gelecekte iklim hedeflerine ulaşmada daha da merkezi bir rol oynayacağı ifade ediliyor. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için karbon fiyatlarının daha iddialı seviyelere çıkarılması, kapsamın genişletilmesi ve karbon piyasalarının diğer iklim politikalarıyla uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
Ayrıca, AB’nin SKDM uygulaması gibi yeni araçların da karbon piyasalarının etkisini artırabileceği belirtiliyor.
ICAP, ülkelerin karbon piyasalarını tasarlarken şeffaf, adil ve kapsayıcı olmaya öncelik vermeleri gerektiğinin altını çiziyor. Bu şekilde, karbon fiyatlandırmasının sadece bir emisyon azaltım aracı olmakla kalmayacağı, aynı zamanda daha sürdürülebilir ve dirençli ekonomilerin inşasına da katkıda bulunabileceği belirtiliyor.