,

COP29 zirvesinde iklim krizi ve karbon emisyonlarına yönelik kritik uyarılarda bulunuldu

COP29 zirvesinde iklim krizi ve karbon emisyonlarına yönelik kritik uyarılarda bulunuldu

COP29 zirvesinde yayımlanan raporlar, iklim krizinin giderek derinleştiğini gösteriyor.

Yaklaşık 200 ülkenin üst düzey yetkilisinin katıldığı COP29’da, iklim değişikliğiyle mücadelede ihtiyaç duyulan milyarlarca dolarlık fonun sağlanmasına ilişkin görüşmeler devam ediyor.

COP29 Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi’nde konuşan BM Genel Sekreteri António Guterres, iklim değişikliğinin yol açtığı yıkıcı etkilere değinerek, 2024 yılının dünya genelinde yaşanan aşırı hava olayları ve rekor sıcaklıklarla, insanlığın doğaya verdiği zararın net bir sonucu haline geldiğini ifade etti.

“Bu yıl, aşırı hava olaylarından kaçan aileler, yüksek sıcaklıklarda bayılan işçiler, sellerden zarar gören altyapılar, kuraklık yüzünden mahsulleri zarar gören çiftçiler ve aç uyuyan çocuklarla karşı karşıya kaldık,” diyen Guterres, tüm bu felaketlerin insan eliyle hızlandırıldığını vurguladı.

Öte yandan zirveye katılan lobicilerin sayısı ise tepki çekti. Bu yıl zirveye yaklaşık 70.000 kişinin katıldığı ve bunların %1,5’inin fosil yakıt bağlantılı lobiciler olduğu belirtiliyor. Açıklanan verilere göre bu yıl 1.773 kömür, petrol ve doğal gaz lobicisine erişim izni verildi. Geçen yıl Dubai’de düzenlenen COP28 zirvesine ise 2.456 fosil yakıt lobicisi katılmıştı. Oysa iklim krizinden en çok etkilenen 10 ülke toplamda yalnızca 1.033 delege ile bu yılki zirvede yer alıyor.

Bununla birlikte bu yıl karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojileri üzerine çalışan en az 480 lobicisine erişim izni verilmesi de dikkat çekti. Zirvede bulunan CCS lobicileri, ABD ve Kanada gibi ülkelerin ana ulusal delegasyonlarının sayısını bile aştı. Lobicilerin yaklaşık yarısı, ulusal delegasyonların bir parçası olarak etkinliğe katılırken, 55’i ev sahibi Azerbaycan hükümeti tarafından “misafir” olarak davet edilip özel erişim ayrıcalıkları elde etti.

Karbon yakalama ve depolama teknolojileri, petrol ve gaz endüstrisi tarafından uzun süredir destekleniyor. Ancak iklim aktivistleri, bu teknolojinin henüz büyük ölçekte uygulanamadığını ve fosil yakıtların çevresel zararlarını yerelde gideremediğini vurguluyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC), CCS teknolojisinin küresel karbonsuzlaşma planlarında rol oynayabileceğini kabul ediyor. Ancak bu gibi yeni teknolojilere güvenmenin, iklimde geri dönüşü olmayan kritik eşiklerin aşılmasına yol açabileceği uyarısında da bulunuyor.

2022 yılında yapılan bir araştırma, başarılı CCS projelerinin sayısının başarısız olanlara göre oldukça az olduğunu ortaya koyuyor. Bu yıl yapılan bir başka analiz ise CCS’nin fosil yakıtlarla birlikte kullanılmasının, yenilenebilir enerji tabanlı çözümlerle ekonomik olarak rekabet edemeyeceğini gösteriyor.

Yoksul ülkelerin 2030’a kadar her yıl 1 trilyon dolar iklim finansmanına ihtiyacı var

Yoksul ülkelerin, sera gazı emisyonlarını azaltılması ve aşırı hava olaylarına direncinin artırılması için 2030 yılına kadar her yıl 1 trilyon dolarlık iklim finansmanına ihtiyaç duyduğu, gelişmiş ülkelerin ise bu hedefe ancak 2035’te ulaşabileceğini öngören yeni bir çalışma ortaya kondu.

Üst Düzey İklim Finansmanı Uzman Grubu (Independent High-Level Expert Group on Climate Finance) tarafından yayımlanan çalışma, bu finansmanın 2035’e kadar ertelenmesinin kırılgan ülkeler üzerinde yıkıcı etkiler oluşturacağını vurguladı.

Daha önce yapılan çalışmalarda, gelişmekte olan ülkelerin 2035 yılı itibarıyla yılda 1,3 trilyon dolarlık finansmana ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyordu. Ancak bu yeni rapor, bu finansmanın 2030’a çekilmesinin daha maliyet etkin olduğunu ortaya koydu.

Bağımsız Üst Düzey İklim Finansmanı Uzman Grubu Başkanı Lord Nicholas Stern, rapora yönelik “Beklemek sadece maliyeti artırıyor. 2030’a kadar yıllık 1 trilyon dolar hedefi gelişmiş ülkeler için karşılanması mümkün bir miktar” yorumunda bulundu.

Stern, bu finansmanın yaklaşık yarısının özel sektör yatırımlarından, 250 milyar dolarının Dünya Bankası gibi çok taraflı kalkınma bankalarından ve geri kalanının doğrudan bağışlar, Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund, IMF) tarafından sağlanan krediler ve havacılık/denizcilik gibi sektörlere uygulanan yeni vergiler gibi kaynaklardan gelebileceğini belirtti.

Bununla birlikte Dünya Bankası ve diğer çok taraflı kalkınma bankaları, 2030 yılına kadar yıllık iklim finansmanı taahhütlerini ikiye katlayarak 120 milyar dolara çıkaracaklarını duyurdu. Ancak bu miktarın hâlâ yetersiz olduğu eleştirisi yapılıyor.

2100’e kadar küresel sıcaklığın 2,7°C’ye çıkması bekleniyor

İklim Eylem Takibi (Climate Action Tracker) tarafından hazırlanan ve Zirve sürecinde yayımlanan bir rapor ise, dünya liderlerinin küresel ısınmayı 1,5°C’de sınırlama vaadine rağmen, mevcut politikalarla 2100 yılına kadar sıcaklık artışının 2,7°C’ye ulaşabileceğini ortaya koyuyor. Raporda, 2021’den bu yana beklenen ısınma seviyesinde herhangi bir değişiklik olmadığı ve 2024 yılı içerisinde de “minimal ilerleme” kaydedildiği vurgulanıyor.

Rapor, yenilenebilir enerji teknolojilerinde hızlı gelişmelere rağmen fosil yakıtlara verilen sübvansiyonların rekor seviyeye ulaştığını ve bu tür projelere ayrılan fonların 2021-2022 yılları arasında dört katına çıktığına dikkat çekiyor.

Araştırmacılar, 2100 yılı için öngörülen 2,7°C’lik ısınma tahmininin geniş bir hata payına sahip olduğuna dikkat çekerek, bu seviyenin beklenenden çok daha yüksek sıcaklıklara yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Rapora göre, bu senaryonun %33 olasılıkla 3°C’yi, %10 olasılıkla ise 3,6°C’yi aşabileceği ifade ediliyor.

Küresel karbon emisyonları yeni bir rekor kırmaya hazırlanıyor

Taraf ülkeler tarafından COP28’de verilen fosil yakıtlardan geçiş taahhüdüne dair herhangi bir ilerleme görülmediği bildirildi. Aksine 2024 yılının, küresel karbon emisyonları açısından yeni bir rekorun kırılacağı yıl olması bekleniyor.

COP29 zirvesinde açıklanan verilere göre; kömür, petrol ve doğal gazdan kaynaklanan emisyonlar 2024 yılı sonunda %0,8 oranında artmış olacak. Bu durum, küresel ısınmayı 1,5°C hedefinde tutabilmek için 2030 yılına kadar emisyonların %43 oranında azaltılması gerektiği gerçeğiyle keskin bir tezat oluşturuyor.

2023 yılında Dubai’de düzenlenen COP28 İklim Zirvesi’nde fosil yakıtlardan geçiş kararı, tarihsel bir dönüm noktası olarak övgüyle karşılanmıştı. Nitekim COP28 Başkanı Sultan Al Jaber, Bakü’deki COP29 zirvesinin açılışında yaptığı konuşmada, “Tarihin bizi sözlerimizle değil, eylemlerimizle yargılayacağını” vurgulamıştı.

Yine de son veriler, fosil yakıt kullanımında henüz azalmanın başlamadığını gösteriyor. Bununla birlikte, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve elektrikli araçların artışı sayesinde karbon emisyonlarının artış hızı yavaşlamış durumda.

2024 yılı sonunda küresel karbon emisyonlarının 37 milyar tonun üzerine çıkması bekleniyor.

Verilere göre doğal gaz emisyonları 2024 yılında %2,4 artarak en büyük yıllık artışı gösterdi. Bu artış, özellikle Çin’deki tüketimden kaynaklandı. Petrol emisyonları ise uluslararası uçuşların etkisiyle %0,9 artış gösterdi. Kömür emisyonlarında küresel olarak %0,2’lik sınırlı bir artış görülse de, Avrupa Birliği’nde %3,8 oranında düşüş yaşandı.

Küresel Karbon Bütçesi (Global Carbon Budget) tarafından sunulan veriler, fosil yakıtların yanı sıra orman tahribatından kaynaklanan emisyonlara da dikkat çekiyor. Son on yılda ormansızlaşma kaynaklı emisyonlar %20 azalmış olsa da 2024 yılında El Niño’nun etkisiyle kuraklık ve orman yangınları bu emisyonları tekrar artırdı.

Başlıca ormansızlaşma emisyonları Brezilya, Endonezya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden kaynaklandı. Uzmanlar, bu emisyonların büyük bir kısmının soya fasulyesi gibi ürünlerin Çin ve Avrupa’ya ihracatından kaynaklandığını belirtiyor.

 

 

 

 

 

Paylaş