,

Davos’ta yapay zekâ ve iklim değişikliği ön plana çıktı

Davos’ta yapay zekâ ve iklim değişikliği ön plana çıktı

İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen 54. Dünya Ekonomik Forumu’nda küresel sorunların çözümünde iş birliğine vurgu yapıldı.

15-19 Ocak 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen 54. Dünya Ekonomik Forumu’nda öne çıkan gelişmeleri sizin için değerlendirdik.

54. Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum, WEF), “Güveni Yeniden İnşa Etmek” temasıyla siyaset ve iş dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla gerçekleşti.

Davos Zirvesi’ne, 120 ülkeden 2.800’ü aşkın iş insanı, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Zirve kapsamında düzenlenen 300’den fazla oturumda, küresel güvenlik sorunları, istihdam olanakları, iklim ve doğa acil durumuyla mücadele, yapay zekâ uygulamaları, küresel ticaret, ekonomik büyüme, enerji dönüşümü, teknolojik gelişme ve bozulma, dijitalleşme gibi birçok başlık masaya yatırıldı.

Forumun ana teması olan “Güveni Yeniden İnşa Etmek” çerçevesinde, toplantılarda uluslararası iş birliğinin önemi vurgulanarak küresel sorunlara hızlı çözüm bulunması gerektiğine dikkat çekildi. Davos’ta bu yılki ana gündem maddelerinden biri de yapay zekâ teknolojisinin geleceği oldu. Zirve süresince sunulan çeşitli raporlarda ve düzenlenen panellerde, iklim değişikliğinin insan sağlığını nasıl etkilediği konusundaki artan farkındalığa da özel bir vurgu yapıldı.

Mineral arzının düşmesi, enerji dönüşümünü riske atıyor

Zirve sürecinde yayımlanan “Enerji Dönüşümü için Minerallerin Güvence Altına Alınması” raporu, mevcut projeksiyonlarla birçok mineralin 2030’a kadar artan talepleri karşılayamayabileceğine dikkat çekiyor. Bu durumun, kısa vadeli iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesini tehlikeye atmakla birlikte fiyat dalgalanmalarını da artırabileceği öngörülüyor.

Rapor, temel mineraller için 10 yüksek öncelikli risk yönetimi stratejisini tanımlıyor. Bu stratejiler arasında;

  • Kaynak verimliliğinin artırılması,
  • Yatırım kaynaklarının çeşitlendirilmesi,
  • Veri şeffaflığını artırılması,
  • Fiyat belirsizliğiyle başa çıkılması,
  • Yerel topluluklar için değer yaratılması,
  • Politika oluşturulma süreçlerinde diyaloğun teşvik edilmesi,
  • İnovasyonun hızlandırılması,
  • Madencilikle ilgili çevresel, sosyal ve yönetişim standartları arasındaki tutarsızlığın önüne geçilmesi,
  • Madencilik projelerinin onayının hızlandırılması yer alıyor.

Rapora göre bu stratejiler, büyüyen kritik mineraller talebini sorumlu ve adil bir şekilde karşılayabilen daha dirençli ve sürdürülebilir bir madencilik endüstrisi oluşturmak için önem taşıyor.

Küresel iş birliği ile endüstriyel karbonsuzlaşma hız kazanıyor

Dünya genelinde, hükümetler ve şirketler endüstriyel kümelerde iş birliğini artırarak net sıfır hedeflerine ulaşılmasını hızlandırmaya odaklanıyor.

Geçiş Sürecinde Endüstriyel Kümelerraporu, endüstriyel kümeleri karbonsuzlaşma ve bölgesel rekabetin temel taşları olarak öne çıkarırken, birçok coğrafyada gerçekleştirilen kamu-özel ortaklıkları ve sektörler arası iş birliklerinin karbonsuzlaşma altyapısının gelişimini hızlandırarak önemli bir rol oynadığını gösteriyor.

Özellikle Asya’da, başta e-mobilite ve bataryalarda enerji depolama kapasitesi olmak üzere geleceğin enerji sistemlerinde elektrifikasyonun daha yüksek seviyelere çıkarılabilmesi için girişimlerde bulunuluyor.

Olumlu gelişmelerin yanında, karbonsuzlaşma süreçlerinde bazı önemli zorluklar devam ediyor. Politika, finans, yönetişim, iş birliği ve izin süreçlerindeki uyumsuzluklar, endüstri kümelerinin karbonsuzlaşmasının önünde potansiyel engeller olarak öne çıkıyor.

Bu zorlukların üstesinden gelmek için endüstri liderleri, hükümetler ve sivil toplum kuruluşları arasında daha fazla koordinasyon ve iş birliği çağrısı yapılıyor. Politikaların değiştirilerek endüstri kümelerinin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi, gerekli finansal kaynakların tahsisi, uygun yönetişim modellerinin benimsenmesi ve kümeler arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi, net sıfır hedefine ulaşmak için atılacak önemli adımlar arasında yer alıyor.

İklim değişikliği 2050’ye kadar 14,5 milyon insanın ölümüne neden olabilir

İklim Değişikliğinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisinin Miktarını Ölçmek” başlıklı rapor ise iklim krizinin; insan sağlığı, küresel ekonomi ve dünya genelindeki sağlık sistemleri üzerindeki dolaylı etkilerini detaylı bir şekilde inceleyerek alınabilecek önlemlere ilişkin stratejiler sunuyor.

Rapor, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından geliştirilen senaryoları esas alarak, sanayi devrimi öncesi seviyelerine göre dünyadaki ortalama sıcaklıkta 2,5° ila 2,9° C arasında artış yaşanacağı senaryosunu referans alıyor. Raporda, 2050 yılına kadar iklim değişikliğinin dünya genelinde 14,5 milyon ölüme ve 12,5 trilyon dolarlık ekonomik kayba neden olabileceği aktarılıyor. Ayrıca 2050 yılına kadar sağlık sistemleri üzerine tahmini 1,1 trilyon dolar maliyete sebep olacağı belirtiliyor. Ancak küresel paydaşların bu tahminlere karşı kararlı ve stratejik bir şekilde harekete geçmeleri ve küresel olarak iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmeleri için hala zaman olduğu ifade ediliyor.

Rapor, sağlık üzerindeki olumsuz etkilerin ana nedenleri arasında sel, kuraklık, sıcak hava dalgaları, tropikal fırtınalar, orman yangınları ve deniz seviyelerinin yükselmesi olmak üzere altı büyük iklim kaynaklı olay sıralıyor.

Sel felaketlerinin, 2050 yılına kadar iklim kaynaklı ölüm oranının en yüksek akut riskini oluşturarak 8,5 milyon ölüme neden olması bekleniyor. Kuraklık, aşırı sıcaklıkla dolaylı olarak bağlantılı olup, tahmini 3,2 milyon ölümle ikinci en yüksek ölüm neden olarak yer alıyor. Sıcak hava dalgalarının ise üretkenlik kaybından dolayı 2050 yılında tahmini 7,1 trilyon dolarlık ek maliyet yaratması bekleniyor.

Rapor, iklim değişikliğinin küresel sağlık eşitsizliklerini daha da derinleştireceğini; kadınlar, yaşlılar ve düşük gelirli gruplar başta olmak üzere bu durumdan en çok kırılgan grupların etkileneceği konusunda uyarıyor.

 

Paylaş