,

İSO Yeşil Gündem Sohbetleri başladı

İSO Yeşil Gündem Sohbetleri başladı

Türk sanayisinin küresel iklim değişikliği ve uluslararası ticarette dönüşen beklentilere uyum sağlaması amacıyla çalışmalarını “Sürdürülebilir Üretim” vizyonu ile yürüten İSO “Yeşil Gündem Sohbetleri” serisini başlattı.

Serinin ilk toplantısı, “İklim Değişikliği, Ekolojik Denge ve Orman Yangınları” paneli ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde 11 Ağustos tarihinde online olarak düzenlenen panel, gazeteci ve TV program yapımcısı Ilgaz Gürsoy moderatörlüğünde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Değerlendirme Raporu Anayazarı Doç. Dr. Barış Karapınar ve ETH Zürih Üniversitesi’nden Yangın Ekoloğu İsmail Bekar’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Panelistler, son dönemde dünyada geçmiş yıllara göre görülmemiş ölçüde artan, ülkemizde de pek çok ilde yaşanan ve can kayıplarına yol açan orman yangınları başta olmak üzere afetleri, nedenlerini ve alınabilecek önlemleri masaya yatırdı.

“Dünyayı yıpratma payımızı düşürmeliyiz”

Panelin açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, son günlerde yaşanan yangınların, karbon yutak alanı olan ormanları yok ettiğine ve hava kirliliği döngüsünde de yeni bir felaket devrinin kapılarını araladığına dikkat çekti. İSO olarak yaşanan afetleri, iklim krizini ve sonuçlarını, bilimin ışığında ele aldıklarının altını çizen Bahçıvan “Ekolojik krizin en ağır tezahürü olan iklim değişikliğinin yaygın ve yıkıcı etkisiyle karşı karşıyayız. Bu öngörülebilir kriz, gündelik hayatımızda da derin yaralar açarken, dünya devletleri ne yazık ki karbon salımlarını azaltmakta ayak sürmeye devam ediyor. BM İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hafta başında açıkladığı son rapordaki gibi; atmosferdeki karbon yoğunluğunda neredeyse her ay yeni bir rekorun kırıldığına tanıklık ediyoruz. Asıl acı olan ise bu yoğunluğu sınırlayabilecek neredeyse yegâne varlığımız olan ormanlarımızı da günbegün kaybediyoruz. Dünya, ülkemiz alevler içinde. Ormanlarımız yanıyor. Yaşamsal öneme haiz bu konunun artık toplantı salonlarından çıkarak her bireyin önceliği olması gereken bir noktadayız. Siyasilerden bilim insanlarına, iş dünyasından sanatçılara kadar iklim değişikliğini konuşmalı, bilime kulak vermeli, acil önlem alınması gerektiğini yaymalıyız. Çünkü dünyamız, iklim değişikliği etkilerinin doğaya ve insan canına mal olacak hale geldiği günleri yaşıyor” dedi.

Her geçen gün daha hızlı bir şekilde hayatımıza giren felaketlerle yaşadığımız iklim değişikliğini artık kabullenme ve gerekli önlemleri bir an önce alma noktasında olduğumuzun altını çizen Bahçıvan, “Eğer çocuklarımıza, gençlerimize, gelecek nesillerimize yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak; hem düşünsel hem icraat anlamında hepimizin yapması gereken bir aksiyonun mutlaka olduğunu düşünüyoruz. Geçmişteki hoyratlıklarımızı sonlandırarak, kaynaklarımızı daha doğru ve verimli kullanarak dünyayı yıpratma payımızı düşürmeliyiz” dedi.

“Ormansızlaşma ve iklim değişikliği arasında büyük bir bağlantı var”

Açılış konuşmasının ardından ilk sözü Prof. Dr. Doğanay Tolunay alarak iklim değişikliği konusunda özellikle toplumun her kesimine çok ciddi görevler düştüğünü kaydetti. Ormansızlaşmaya orman yangınlarının yanı sıra insan kaynaklı birçok faktörün neden olduğunu belirten Prof. Dr. Tolunay, “Orman alanlarını yeniden ormanlaştırmak ormansızlaşmak değildir. Ama bir orman alanı 10 yıldan daha fazla sürede ağaçlandırılmazsa bu orman statüsünü kaybetmiş demektir. Ormansızlaşma ile iklim değişikliği arasında büyük bir bağlantı var ve birbirlerini etkiliyorlar. Örneğin Bartın’da bugün sel oldu. Keza başka birçok ilimizde de yakın zamanda bu tür olayları yaşadık ve bundan sonra da daha fazla yaşayacağımızı düşünüyor ve öngörüyoruz. Çünkü ormanların kaybı ve meydana gelen yangınlar da bu tür doğal afetleri olayları hızlandıran bir faktördür” dedi.

Orman yangınları özelinde acil eylem planı konusuna da değinen Tolunay “Bir termik santral yanma tehlikesi atlattı. Bu tür tesislerde yangın risk değerlendirmesi yapılmıyor. Yer seçimi konusuna dikkat etmeliler hem orman yangını çıkmasına neden olabilirler hem de orman yangınlarından etkilenebilirler. Orman içinde yapılacak her türlü yer seçiminde çok dikkatli olunmalı. Dere yataklarına, sel yataklarına, tarım alanlarına yer seçimi yapılmaması gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Önümüzdeki 15 sene çok önemli”

Doç. Dr. Karapınar emisyonu azaltmazsak ya da sıfırlamazsak bizi bekleyen sıcaklık artışının 4-5 derece olduğunu ve dünyanın bu kadar ısınmayı kaldırmasının mümkün olmadığını belirtti ve önümüzdeki 15 senenin çok önemli olduğunu, eğer radikal adımlar atmazsak büyük ihtimalle kendi kendini tetikleyen ekolojik olayların daha fazla meydana geleceğini anlattı. Karapınar, “Bugün orman yangınlarının maliyeti sadece ekonomik olarak baktığımızda yüz milyar dolarları buluyor. Doğa işaretlerini veriyor; insanların doğa ile barışması ve doğa ile birlikte hareket etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Yanan alanların takibi yapılmalı”

İsmail Bekar ise yangın rejimi kavramını açıklayarak “Yangınların doğal tarihsel yangın rejimlerini takip etmesi şu anda beklediğimiz şey olsa da insan kaynaklı olarak iklim değişikliği nedeniyle yangın rejiminde değişim olmuştur. Akdeniz ekosisteminde belli bir yangın rejimi var. Belli ormanlarda özellikle Akdeniz’de ağaçların yangına adaptasyonu vardır. Eğer iş, tarihsel yangın rejiminin dışına çıkarsa yangınlar daha sık görülmeye başlarsa ya da yangın mevsimi dediğimiz o mevsimlerin uzaması gerçekleşirse, yangınla birlikte var olan bir ekosistemi bile tehlikeye atmış oluruz. Tabii sıcaklıkların artması kuraklıkların artması bunlar yangın riskini artıran faktörler. Örneğin aynı yangın Amazon ormanlarında olsa daha büyük bir felaket meydana gelecektir çünkü kendini yenileme kapasitesi yoktur. Yanan alanların takibi yapılmalı. Evet, doğa kendini yenileme imkânı var ama mümkünse doğanın bunu kendisinin yapmasını istiyoruz. Takip yapılırsa eğer doğal süreçte herhangi bir sıkıntı varsa o zaman bu bölgelere müdahale yapmakta fayda var” dedi.

Haberin detayları için tıklayınız.

Paylaş