Yapay zekâ iklim krizinde bir çözüm mü yoksa sorun mu yaratıyor?

Yapay zekâ iklim krizinde bir çözüm mü yoksa sorun mu yaratıyor?

İklim kriziyle mücadelede önemli rol oynayan yapay zekâ teknolojilerinin çevresel etkilerinin azaltılması için alternatif yöntemler deneniyor.

Bilgi ve iletişim teknolojileri, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 3’ünü oluşturuyor. Veri merkezleri, havacılık endüstrisi kadar emisyon salımına neden oluyor ve büyük miktarlarda su tüketiyor. Üstelik yapay zekâ teknolojisinin gelişmesiyle birlikte kullanılan enerji miktarının da artması bekleniyor.

The Guardian’dan John Naughton yapay zekâ destekli teknolojilerin çevresel etkilerine dikkat çekerek “Şeytanlaştırılan yapay zekâya dair yersiz korkular, verilecek gerçek zararı gizliyor.” ifadelerini kullanıyor. Naughton, büyük dil modellerinin büyük miktarda bilgi işlem gücüne ve enerji tüketimine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.

Nitekim Amherst Massachusetts Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, büyük yapay zekâ modellerini eğitmek için 281,7 tondan fazla karbondioksit salımı gerçekleştiğini gösteriyor. Bu miktar ortalama bir arabanın üretimi dahil, ömür boyu sebep olduğu emisyonların yaklaşık beş katına denk geliyor.

Stanford Üniversitesi tarafından yayımlanan AI Endeks Raporu 2023 ise ChatGPT’nin üçüncü sürümünün sebep olduğu emisyonun 502 ton seviyesinde olduğunu ortaya koyuyor. Ancak çok daha gelişmiş bir model olan dördüncü sürümün ne miktarda bir emisyon yarattığı henüz bilinmiyor.

Coğrafi konum çevresel etkinin azaltılmasında kritik rol oynuyor

Diğer yandan yapay zekâ, geliştirdiği sistemler üzerinden emisyonların azaltılmasına da katkıda bulunuyor. Örneğin Alphabet’in Google’ı ve American Airlines, uçakların küresel ısınmaya etki eden buhar izleri oluşturmasını azaltmak için yapay zekâyı kullanıyor. Google ayrıca nehir taşkınlarını tahmin etmek ve çevre dostu rota  önerileri sunmak için de yapay zekâdan faydalanıyor.

San Francisco merkezli bir start-up olan Verse, şirketlerin temiz enerji üretimini basitleştirmek için yapay zekâyı kullanıyor. Yapay zekâ, deniz taşkınlarını veya yangın riski taşıyan bölgeleri haritalandırmaktan sıcaklık artışının etkilerini gösteren görüntüler oluşturmaya kadar birçok alanda kullanılıyor.

Faydaları da zararı kadar çok olan yapay zekâdan maksimum verimi elde etmek için uzmanlar alternatif yöntemler üzerinde çalışıyor.

Örneğin ABD’de merkezi bir elektrik şebekesi olmadığı için, yapay zekâ modellerinin hangi eyalette geliştirildiğinin karbon emisyonları üzerinde önemli bir etkiye sahip olabileceği belirtiliyor. Rüzgâr enerjisinin bol olduğu Kaliforniya gibi eyaletlerde model geliştirilmesi, fosil yakıtlardan enerji üreten Virginia gibi eyaletlere göre düşük emisyona neden olabilir.

Enerji kullanımı gibi, su kullanımının da modelin kullanıldığı bölgeye göre değişiklik sağlayabileceği belirtiliyor. Örneğin Microsoft, geçen yıl Asya’daki veri merkezlerinin su kullanım miktarının Amerika’da kullanılmasından üç katı daha kötü sonuç doğurduğunu ifade ediyor. Bu da aynı yapay zekânın eğitimi için kullanılan su miktarının coğrafi konuma bağlı olarak artabileceği anlamına geliyor.

Yapay zekâ modellerinin temiz enerji ile çalışan veri merkezlerinde ve daha az su kullanılmasını sağlayan serin bölgelerde geliştirilmesi, çevresel etki açısından büyük fark yaratıyor.

 

Paylaş