OECD’nin raporu, yeşil teknolojilerle sürdürülebilir kalkınma arasında doğrudan bir bağ kurulmadan iklim hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığını belirtiyor.
İklim değişikliğinin giderek artan etkileri karşısında, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için teknolojik ve toplumsal dönüşüm büyük önem taşıyor. OECD tarafından yayımlanan “Yeşil İnovasyonu Benzersiz Kılan Nedir?” başlıklı yeni çalışma, yeşil teknolojilerin yalnızca karbon emisyonlarını azaltmadığını; aynı zamanda döngüsel ekonomi, doğal kaynakların korunması ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından da kritik rol oynadığını ortaya koyuyor.
Ancak rapor, yeşil teknolojinin iki temel yapısal engelle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor. Rapora göre, karbon emisyonlarının çevresel maliyetinin piyasalarda yeterince fiyatlandırılmaması, özel sektörün yatırım yapma motivasyonu azalıyor. Öte yandan mevcut sistemin fosil yakıt temelli teknolojilere bağlı olması, yeşil teknolojilerin gelişmesi ve yaygınlaşması için yeni altyapı ve üretim süreçlerini gerektiriyor.
Yüksek maliyetler, yeşil üretimin yaygınlaşmasını engelliyor
Yeşil teknolojiler arasında; yeşil hidrojen, yeşil çelik, bataryalar ve elektrikli araçlar olmak üzere dört araç ön plana çıkıyor.
Yenilenebilir enerjiyle suyun elektrolizi sonucu elde edilen yeşil hidrojen, sanayide fosil yakıtların yerine geçebilecek önemli bir enerji taşıyıcısı konumunda yer alıyor. Ancak maliyeti halen yüksek ve küresel hidrojen üretiminin yalnızca yüzde 1’ini oluşturuyor.
Çelik üretiminde kömür yerine yeşil hidrojen kullanılması ise karbon emisyonlarını büyük ölçüde azaltıyor. Ancak günümüzde dünya çelik üretiminin sadece yüzde 0,05’i yeşil yöntemlerle üretiliyor.
Batarya teknolojileri de yenilenebilir enerjinin entegrasyonu ve elektrikli araçların yaygınlaşması açısından merkezi öneme sahip. Yeni nesil batarya kimyaları ve geri dönüşüm teknolojileri üzerinde Ar-Ge çalışmaları sürüyor.
2023 yılında dünya genelinde 40 milyon elektrikli araç yollardaydı. Ancak şarj altyapısı ve yüksek maliyet, içten yanmalı motorlu araçların yerini alma sürecini yavaşlatıyor. Bununla birlikte araç paylaşımı ve mikro mobilite çözümleri gibi yeni iş modelleri tüketim alışkanlıklarını da değiştiriyor.
Yeşil teknoloji nasıl yaygınlaştırılabilir?
ABD, AB, Japonya ve Güney Kore, yeşil inovasyonda politika desteği ve Ar-Ge yatırımlarıyla öne çıkarken; Çin, özellikle batarya ve elektrikli araç üretiminde küresel lider konumunda yer alıyor. Nitekim Çin’in düşük maliyetli üretim kapasitesi sayesinde yeşil teknolojiler daha erişilebilir hale geliyor.
Rapor, yeşil inovasyonun gelişmesine yönelik çeşitli adımların atılması gerektiğine de dikkat çekiyor.
Bu kapsamda karbon fiyatlandırması, kamu Ar-Ge teşvikleri ve yeşil altyapı yatırımları gibi tutarlı ve uzun vadeli kamu politikalarının belirlenmesi gerekiyor.
Öte yandan uluslararası iş birliğinin geliştirilmesi; bilgi paylaşımı, ortak standartlar ve ticari düzenlemeler, küresel ölçekte inovasyonun yayılmasını kolaylaştırıyor.
Tüketici davranışlarında değişim de bu süreçte önemli rol oynuyor. Rapor, tüketicilerin bilinçli tercihler yaparak talep yönlü baskı oluşturmasının pazarları dönüştürebileceğine dikkat çekiyor.