Elektrifikasyon ile Türkiye’deki toplam enerji talebi 127 TWh azaltılabilir

Elektrifikasyon ile Türkiye’deki toplam enerji talebi 127 TWh azaltılabilir

SHURA tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’de konutlarda ve sanayide elektrifikasyon potansiyelini teknik ve ekonomik açıdan mercek altına alıyor.

Türkiye’nin karbon ayak izini azaltma ve enerji sektörünü yeniden şekillendirme hedefleri doğrultusunda, elektrifikasyon merkezi bir strateji olarak öne çıkıyor. Elektrifikasyon ile enerji tüketiminin önemli bir kısmının elektrikle karşılanması ve bu sayede fosil yakıt kullanımının azaltılması hedefleniyor.

Türkiye’de Konut ve Sanayi Sektörünün Elektrifikasyonu” raporu, bu çerçevede konutlarda kullanılan ısınma sistemlerinin ve sanayideki ısı proseslerinin elektrifikasyon potansiyellerini teknik ve ekonomik açıdan inceliyor. Rapor, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin kullanılmasıyla birlikte elektrifikasyonun Türkiye’nin enerji ithalatına bağımlılığını azaltacağını ve enerji arz güvenliğini güçlendireceğini vurguluyor.

Raporda, elektrifikasyon ile Türkiye’deki konutların ve sanayinin toplam nihai enerji talebinin 2053 yılına kadar 127 TWh azaltılabileceği, doğal gaz ithalatının 22,8 milyar m3 ve karbondioksit emisyonunun 43,6 milyon ton düşürülebileceğine dikkat çekiliyor.

2053’e doğru konutların yüzde 67’sinde ısı pompalarının kullanılacağı öngörülüyor

Isı pompaları, yüksek verimlilikleri sayesinde elektrifikasyon bağlamında binalarda ısınma için ideal bir teknoloji olarak öne çıkıyor.

TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) 2021 verilerine göre, Türkiye’de binaların yüzde 60’ı doğal gaz, yüzde 34’ü kömür ile ısıtılırken, elektrik kullanımı ise yüzde 6 seviyelerinde gerçekleşiyor. Ancak doğal gaz kombi veya kazanları yüksek verimliliğe sahip olsa da ısı pompaları kullanılan elektriğin yaklaşık 3 ila 5 katı kadar ısı üretebiliyor. İlk yatırım maliyetinin yüksek olması nedeniyle, ısı pompalarının yaygınlaşması biraz yavaş ilerliyor ancak bu maliyetlerin zaman içinde düşmesi bekleniyor.

Raporda ayrıca, mevcut durumda doğal gaz fiyatlarına uygulanan sübvansiyonların elektrikten daha fazla olmasının, ısı pompalarının ve diğer elektrikli teknolojilerin gelişimini yavaşlattığına dikkat çekiliyor. Dolayısıyla sübvansiyon seviyelerinin yeniden düzenlenmesinin ısı pompalarının gelişimini hızlandıracağı ifade ediliyor.

Ek olarak karbon vergisinin ya da fiyatlandırmasının da ısı pompalarına ve elektrikli teknolojilere geçişi hızlandırabileceğine ve toplanacak fonun bir kısmının yenilenebilir enerji gelişimine ayrılabileceğine dikkat çekiliyor. Nitekim SHURA’nın “Net Sıfır 2053: Elektrik Sektörü için Yol Haritası” çalışmasına göre, 2053’e doğru ısı pompalarının konutların yüzde 67’sine kadar ulaşması bekleniyor.

Ayrıca, elektrik tüketimi projeksiyonlarına göre, 2021’de konutlarda elektrik tüketimi toplam enerji talebinin yüzde 20’sini oluştururken, 2053 yılında ısı pompalarının etkisiyle bu oranın yüzde 63’e çıkması bekleniyor.

Sanayide elektrik kullanımının payı yüzde 46’ya ulaşacak

Türkiye’de sanayi sektörü, enerji tüketiminin büyük bir bölümünü oluşturarak enerji dengesini şekillendiriyor. 2021 yılı verilerine göre, sanayide enerji tüketimi nihai enerji tüketiminin yüzde 33’ünü oluşturuyor. Ancak sanayide enerji tüketiminin çoğunluğu kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlarla karşılanıyor.

Demir-çelik ve çimento üretimi, enerji tüketimi açısından öne çıkıyor. Raporda 2021 yılında, sanayi sektörünün fosil yakıt tüketiminin 287,4 TWh olarak gerçekleştiğine ve demir-çelik ile çimento tesislerinin enerji tüketimindeki paylarının, toplam enerji tüketiminin yarısından fazlasına denk geldiğine dikkat çekiliyor.

Rapor, demir-çelik sektöründe elektrikli ark ocaklarının kullanılmasını, sanayi sektörünün karbon salımını azaltmak için önemli bir adım olarak öneriyor. Ancak demir-çelik ve çimento sektörlerinin ana prosesleri çok yüksek sıcaklıklar gerektirdiği için tamamen elektrifikasyona geçişleri mümkün gözükmüyor. Bununla birlikte bu sektörlerin elektrifikasyonu için elektroliz ve plazma ısıtma gibi umut verici teknolojilerin geliştirildiği de ifade ediliyor.

Öte yandan kimya, gıda, tekstil ve diğer sanayi sektörleri için teknik elektrifikasyon potansiyelinin daha yüksek olduğu belirtiliyor Daha düşük sıcaklık ihtiyaçları nedeniyle bu sektörlerde ısı pompaları ve elektrikli kazanlar gibi elektrifikasyon teknolojileri kullanılabiliyor. Sanayide elektrifikasyonun en üst düzeye çıkmasıyla, 2053 yılında fosil yakıtlarla karşılanacak 90 TWh’lik ısı ihtiyacının 57 TWh elektrikle karşılanması bekleniyor. Bu, 2021 yılında yüzde 28 olarak gerçekleşen doğrudan elektrik kullanım payının 2053 yılında yüzde 46’ya çıkması anlamına geliyor.

Elektrifikasyona ek olarak, özellikle çimento endüstrisinde biyokütle kullanımı, demir-çelik endüstrisinde yeşil hidrojen kullanımı ve doğal gazın sentetik yakıtlarla değiştirilmesi gibi adımların da 2053 yılına kadar net-sıfır emisyon hedeflerine ulaşılmasına katkı sağlayacağı belirtiliyor.

 

Paylaş