İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nin 12.’si gerçekleştirildi

İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nin 12.’si gerçekleştirildi

İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nin 12’ncisinde sürdürülebilirlik dönüşümünde raporlamanın önemi konuşuldu.

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “sürdürülebilirlik vizyonu” kapsamında başlattığı İSO Yeşil Gündem Sohbetleri serisinin 12.si, “Sürdürülebilirlik Odaklı Dönüşümde Raporlamanın Önemi” başlığıyla çevrim içi olarak gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte, Entegre Raporlama Derneği Türkiye (ERTA) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güler Aras moderatör olarak yer aldı.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Sürdürülebilirlik Standartları Daire Başkanı Gülşah Günay, Ticaret Bakanlığı, Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü, AB Tek Pazar ve Yeşil Mutabakatı Daire Başkanı Gülizar Yavaş, CDP Türkiye Ülke Programları Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş ve Türk Eximbank Sürdürülebilirlik Müdürü Caner Gençeli’nin konuşmacı olduğu paneli çok sayıda sektör temsilcisi ilgiyle takip etti.

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, “İklim değişikliği karşısında şirketlerin karşılaşabilecekleri ekonomik, sosyal ve çevresel riskleri proaktif bir şekilde analiz ederek strateji geliştirmeleri ve vakit kaybetmeden harekete geçmeleri gerekiyor. Bu sürecin başarı ile yürütülmesi için paydaş iletişimi ve şeffaflık büyük önem taşıyor.  Bu noktada sürdürülebilirlik performansının raporlanması öncelikle etki ve ilerlemeyi ölçülebilir göstergelerle sunulması anlamına geliyor. Aynı zamanda raporlama, paydaşlara karşı sorumlu ve hesap verebilir bir tutum benimsenmesinde önemli bir araç görevi görüyor” dedi.

Tepe, “Farklı ülkeler ve sektörler tarafından kullanılan ortak standartlar, sürdürülebilirlik raporlamasında bilgi transferinin ve kapasite gelişiminin temelini oluşturuyor. Bununla birlikte kurumlar arasındaki bilgi alışverişinin sağlanması ve iyi uygulamaların öğrenilmesi için sürdürülebilirlik performanslarının karşılaştırılabilir ve izlenebilir olması gerekiyor. Bunun için dünya genelinde şirketlerin sürdürülebilirlik performans beyanlarını belirli bir standart çerçevesinde sunmaları önem taşıyor. Bu noktada, Kamu Gözetimi Kurumu’nun Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nı (TSRS) uluslararası standartlarla uyumlu şekilde geliştirmesinin ve Ocak 2024’te yayımlamasının ülkemizin sürdürülebilirlik odaklı dönüşümü adına çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Açılış konuşmasının ardından etkinlik Sürdürülebilirlik Odaklı Düşünmede Raporlamanın Önemi başlıklı panel ile devam etti. ERTA Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güler Aras, “Yeşil dönüşüm konusunda sürekli yeni bir gelişme yaşanıyor. Öncesinde bu konuda harekete geçmemiz gerektiğini konuşuyorduk ama artık o noktanın çok daha ilerisindeyiz. Bugün artık nasıl yapmalıyız, nasıl bir arada ilerlemeliyiz, bunları konuştuğumuz bir noktaya geldik. Bu sürecin tetikleyicisi Avrupa Birliği (AB) oldu. AB aynı zamanda Türkiye’nin ihracat yaptığı en önemli ülkeler arasında yer alıyor. Dolayısıyla bizim bu süreçten etkilenmememiz veya bu süreci göz ardı etmemiz mümkün olmadığı gibi, rekabet avantajımızı da kaybetmememiz gerekiyor” dedi.

Panelde konuşan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) Sürdürülebilirlik Standartları Daire Başkanı Gülşah Günay ise KGK’nın yaptığı çalışmalara değinerek, “KGK’nın yayımladığı standartlarla doğru verilerin elde edilme süreci başlatılıyor. Büyük şirketler bir şekilde  finansmana daha kolay erişiyor ve her türlü donanım ile teknik ekibe sahipler. Ancak KOBİ’lerimiz tedarik zincirlerinde yer almaları ve ihracatta büyük bir rol oynamaları nedeniyle radarımızda. Biz bu nedenle KOSGEB ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Biz kamu olarak sertifikasyona dayanan bir uzmanlık müessesi geliştirmeyi düşünüyoruz. Böylelikle her şirket böyle bir kişiyi istihdam ettiğinde bizleri, kamuyu, finans sektörünü takip edecek, sürdürülebilirlik hesaplamalarını yapan taraf ile finans tarafında raporlamayı yapacak arayüz şeklinde bir kadronun olması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Ticaret Bakanlığı, Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü, AB Tek Pazar ve Yeşil Mutabakatı Daire Başkanı Gülizar Yavaş ise paneldeki konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

Raporlama bir sonuç olduğuna göre, sizin herhangi bir aşamada raporlama yapmanız şu demek: Şirketim, çevre ve iklim değişikliğiyle ilgili riskler konusunda nerede. Su kullanımında, atık yönetiminde durum nedir? Önce durum tespiti yapılması lazım. Bunun için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Verimlilik Merkezleri var. Sürdürülebilir üretim konusunda ve eksikleri tespit etme konusunda danışmanlık alabilirler. Bu danışmanlıklar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı  ve Ticaret Bakanlığı’nın danışmanlık desteklerinden yararlanabilir. Ayrıca, raporlamaları doğru yapan firma, kendi finansmanını sağlamak adına uluslararası ve yerel yatırımcıları çekebilecek ve bankalara gitmesine gerek kalmayacak. Raporlamanın faydalarından biri de bu, finansal özgürlük verecek.”

Panelistlerden CDP Türkiye, Ülke Programları Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş, gelecekte raporlama kapsamının genişletileceğine dikkat çekerek, “Raporlama sürecinde yakın bir gelecekte bir adım daha ötesine geçileceğini düşünüyorum. Raporlamanın geleceğine baktığımızda en önemli eğilim olarak doğa temelli geçiş geliyor. İklim temelli raporlamadan, doğa temelli geçiş konusunda bütün bu platformların birleştirilmesi, hepsi bunun ön hazırlığı. Çünkü artık iklim değişikliğiyle başa çıkmak, doğa krizini eş zamanlı olarak ele almadan başarılı olamaz. İklim değişikliği ve karbon emisyonları sorunun bir parçası yalnızca. Özellikle son 2 senede bu alanda yapılan bilimsel ve yapısal çalışmaların önemli bir ivme kazandığını da görüyoruz. Dolayısıyla şirketleri raporlama konusunda yepyeni bir dönem bekliyor” dedi.

Türk Eximbank Sürdürülebilirlik Müdürü Caner Gençeli de paneldeşu konulara değindi:

2024 içerisinde 1,5 milyar dolarlık finansman sağlayacaklarını belirten Türk Eximbank Sürdürülebilirlik Müdürü Caner Gençeli “SKDM ile ilgili 3 yıl önce gerçekleştirdiğimiz bir çalışmada, demir-çelik, hidrojen, gübre, elektrik gibi sektörlerimizden firmalarımızın ne kadar karbon sertifikası sürecinden etkileneceğini inceledik. Analizler neticesinde bu konuların ihracatı dolaylı değil, direkt etkileyeceğini gördük. Yaptığımız çalışma kapsamında 1 milyar avroluk bir maliyet oluşacağını öngörüyoruz. Öte yandan karbon ayak izi hesaplama konusunda da giderek artan bir farkındalık oluştuğunu görüyoruz. Bu çalışmayı ilk yıl yaptığımızda, karbon ayak izini sağlayan şirketlerin oranı yüzde 2’ydi. Bu sene geldiğimiz noktada bu oranın yüzde 22’ye çıktığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Etkinlik, katılımcılardan gelen soruların panelistler tarafından yanıtlandığı soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Panelin kaydına buradan ulaşabilirsiniz.

Paylaş