Türkiye’deki şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadelede daha fazla aksiyon alması gerekiyor

Türkiye’deki şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadelede daha fazla aksiyon alması gerekiyor

2023 Sürdürülebilir Değer Çalışması, Türkiye’deki şirketlerin iklim taahhütlerinin yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.

EY (Ernst & Young) tarafından yayımlanan “2023 Sürdürülebilir Değer Çalışması“, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerini değerlendirerek, iklim değişikliğiyle mücadelede attıkları adımları ve bu alanlarda elde edilen değeri ölçerek, sürdürülebilirlik alanında ilerleme kaydedilmesini engelleyen faktörleri belirlemeyi hedefliyor.

105 üst düzey yöneticinin görüşlerine dayanarak yapılan araştırma, şirketlerin iklim değişikliği konusunda harekete geçtiğini ancak emisyon azaltma çabalarının yavaş ve yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Çalışma kapsamında yapılan ankete katılan şirketlerin %90’ının iklim değişikliği ile ilgili kamuya açık taahhüdü bulunuyor. Ancak bu taahhütlerin çoğunun yetersiz olduğu ve emisyon azaltımı konusunda belirli bir seviyeye ulaşılmadığına dikkat çekiliyor.

Ankete katılan şirketlerin taahhütleri ortalama %34’lük bir emisyon azaltımına işaret ediyor. Ancak 1,5 derece sıcaklık artışının aşılmaması için 2030 yılına kadar %45’lik bir azaltıma ihtiyaç duyuluyor. Şirketlerin yalnızca %27’si, emisyonlarını %45 veya daha fazla seviyede azaltmayı planlıyor.

Şirketler kendilerini geliştirdikçe getirilerinin de arttığı görülüyor. En fazla ilerlemenin ölçüm ve yönetişim konularında kaydedildiği görülüyor. Aksiyona öncülük eden şirketler ise daha kapsamlı bir yaklaşım benimseyerek beklenenden daha yüksek finansal değer yaratma potansiyeline sahip olduklarını belirtiyor.

Çalışmada değer odaklı sürdürülebilirlik yaklaşımının mali sonuçlar üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olduğu da ortaya konuyor. Şirketlerin iklim yatırımlarının finansal değere dönüştüğü ve her 10 şirketten 5’inin beklenenden daha yüksek finansal değer elde ettiği belirtiliyor.

Öte yandan Türkiye’deki şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadele için stratejik ortaklıklar kurmamış olmaları, çalışmanın dikkat çeken bulguları arasında yer alıyor. Çalışmaya göre bu durum, geliştirilecek küresel ortaklıkların fayda sağlayabileceğinin farkında olunmasına rağmen, henüz somut adımların atılmadığını gösteriyor.

Çalışmada, çevresel hedefler ile mali hedeflere ulaşmak arasında tek bir tercih yapmaya çalışmanın yanlış bir yaklaşım olduğu vurgulanıyor. Bütünsel bir sürdürülebilirlik yaklaşımının; çalışan, müşteri ve finansal açıdan gezegene daha fazla değer sunduğu belirtiliyor.

Çalışmada şirketlerin emisyon azaltım yolculuklarında ilerleme kaydetmeleri için daha fazla aksiyon almaları gerektiği ve aksiyona öncülük eden kuruluşların koordinasyon ve kurum içi iş birliğini geliştirmeleri gerektiği vurgulanıyor. İklim değişikliği konusunda ilerleme sağlayacak önemli fırsatlar arasında yeteneklere yatırım yapmak da yer alıyor.

 

Paylaş