Avrupa Birliği bir hidrojen ekonomisi inşa edebilecek mi?

Avrupa Birliği bir hidrojen ekonomisi inşa edebilecek mi?

İletişim ajansı FleishmanHillard Enerji ve İklim Başkanı Maximo Miccinilli’ye göre, AB 2050’de karbon-nötr olmak kadar zorlu bir görevle karşı karşıya: Kıta çapında bir hidrojen ekonomisinin gelişimini desteklemeye yönelik sıfırdan bir düzenleyici çerçeve tanımlamak. Peki, hidrojen ekonomisi nedir ve Avrupa Birliği kıta çapında hidrojene dayalı bir ekonomi nasıl kurabilir?

Hidrojen ekonomisi terimi, hidrojeni düşük karbonlu bir enerji kaynağı olarak kullanma vizyonunu ifade ediyor. Örneğin, ulaşım yakıtı olarak kullanılan benzin ya da ısıtma için kullanılan doğalgaz yerine hidrojenin kullanılması hidrojen ekonomisinin uygulamaları arasında. Hidrojenin potansiyel olarak kullanılabileceği alanlardan birini, hidrojeni elektriğe dönüştüren yakıt hücresiyle birlikte kullanan elektrikli araba veya otobüsler oluşturuyor. Hidrojenin iklim-nötr bir ekonomiye ulaşmak için önemli bir rol oynayacağı kabul edilirken, emisyonsuz ulaşım, ısıtma ve endüstriyel süreçlerin yanı sıra mevsimler arası enerji depolamada da kullanılması planlanıyor.

Temiz hidrojen elektrifikasyondan çok daha avantajlı

Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrikle üretilen temiz hidrojen sıfır emisyonlu bir enerji taşıyıcısı ancak maliyet açısından değerlendirildiğinde henüz doğalgazdan üretilen hidrojen kadar rekabetçi değil. Çok sayıda çalışma hidrojen ve yenilenebilir enerjiye dayalı bir AB enerji sisteminin, elektrifikasyona dayalı bir sistemden maliyet açısından daha avantajlı olacağını gösteriyor. Mevcut yüksek enerji fiyatlarının ve Rusya kaynaklı arz güvenliğinin AB’nin hidrojen ekonomisi kurmaya dair görevini daha da zorlaştığını belirten Maximo Miccinilli de AB politikalarını kısa ve uzun vadeli iklim hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi amaçlayan önlemler paketi hakkındaki müzakerelerin hem Avrupa Parlamentosu’nda hem de Avrupa Konseyi’nde kritik bir aşamaya girdiğini vurguluyor.

Politika yapıcılardan acil enerji krizini çözmek için Avrupa’yı iklim nötrlüğe giden bir sürece sokacak iklim politikaları uygulamakla dağıtım etkilerini hafifletmek için politikalar belirlemek arasında bir denge kurması bekleniyor. Hidrojen, Avrupa ekonomisini fosil yakıtlardan uzaklaştırmak, ağır sanayi ve ulaşım gibi karbondan arındırılması zor sektörleri karbonsuzlaştırmak ve en önemlisi de tüm bunları ekonomik bir şekilde yapmak için her zamankinden daha fazla doğru seçenek olarak görülüyor.

Avrupa’nın önündeki engeller

Yine de Maximo Miccinilli’ye göre, tam teşekküllü bir hidrojen ekonomisini inşa etmenin önünde üç önemli engel var. Bunlardan birincisi, Avrupa Birliği’nin hidrojen ekonomisinin geleceğini altyapı ve izinlerden standart ve hedeflere kadar bir bütün olarak tek ve kapsamlı bir mevzuatla tanımlayacağına ve yöneteceğine dair herhangi bir işaret olmaması. Miccinilli’ye göre, piyasayı harekete geçirecek aydınlatıcı bir yasal işlem beklemek bir hayal: “Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz aralık ayında hidrojene özel bir altyapı oluşturmak ve hidrojen için pazar engellerini kaldırmaya yönelik bir paket teklifini kabul etti, ancak bu teklif kapsamlı olmaktan oldukça uzak. Bir hidrojen piyasası yaratma bulmacasının diğer parçaları arasında Yenilenebilir Enerji Direktifinin ve İklim, Enerji ve Çevre Devlet Yardımı yönergelerinin revizyonu, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması önerisi ve AB Sürdürülebilirlik Taksonomisinin uygulanması yer alıyor.”

Miccinilli’ye göre Avrupa’nın topyekun bir hidrojen ekonomisi kurmasının önündeki ikinci engel ise AB ülkelerinin düzenlemelerinin birbirinden çok farklı olması. Üye ülkelerin bugünkü ulusal planlarının Komisyon’un mevcut ya da gelecek teklifleriyle uyumlu olmadığını belirten Miccinilli, bir hidrojen ekonomisi geliştirme isteklerine göre Avrupa ülkelerinin üç gruba ayrılabileceğini paylaşıyor: “En istekli ülkelerin faaliyetleri sadece mevcut enerji karışımına hidrojen eklemenin ötesine geçiyor. Bu ülkeler hidrojen odağında stratejik sektörleri yeniden sanayileştirmeye, üçüncü ülkelerle yeni ortaklıklar kurmaya ve karbondan arındırılmış değer zincirleri yaratmaya çalışıyor. Geliştirici ülkeler ise hidrojenin potansiyeli konusunda hevesli olmalarına rağmen uzun vadeli bir strateji belirlemekte zorlanıyor. Bu ülkelerin ulusal çerçeveleri çoğunlukla AB mevzuatı tarafından yönlendiriliyor. Son grubu ise karbonsuzlaştırma için ana çözüm olarak hidrojene öncelik vermeyen az sayıdaki ülke oluşuyor. Bu ayrım, Avrupa kıtası genelinde bir hidrojen pazarı geliştirme konusunda daha büyük farklılıklara yol açabilir.”

“Hidrojen ekonomisi büyük bir finansman akışına bağımlı”

Maximo Miccinilli, Avrupa’nın bir hidrojen ekonomisi inşa etmesine engel olabilecek üçüncü faktörü ise hidrojen ekonomisinin inovasyon ve pilot uygulamalar için büyük ölçüde finansman akışına bağımlı olması olarak tanımlıyor. Finansmana erişim olanaklarının eşit olmamasının ülkeler arasındaki farkı açtığına vurgu yapan Miccinilli, bu farkın akıllı hidrojen ağları kurma planına da engel olabilecek bir bölünme yaratacağına dikkat çekiyor.

Hidrojen ekonomisi oluşturma konusunda yapılan araştırmalar, bu konuda Avrupa’da farklı eğilimler olduğunu gösteriyor. Toplam AB toparlanma yatırımlarının sadece yüzde 8’i, yani 685 milyar avronun 55 milyarı enerji sektörüne yatırılıyor. Üstelik bu yatırımların tamamı üye ülkelerin ulusal beyanlarıyla uyumlu değil. Yine de hidrojen, karbonsuzlaştırılması zor kritik sektörler için önemi sayesinde AB toparlanma fonlarının önde gelen alıcılarından biri olmaya devam ediyor.

Avrupa kapsamında bir hidrojen ekonomisinin geliştirilmesi, AB ile üye ülkelerin ulusal politikaları arasındaki etkileşim tarafından şekillendirilecek bir dizi düzenlemeye, büyük finansmana ve diğer AB araçlarının etkili kullanılmasına bağlı olan iddialı ve uzun bir süreç. Ayrıca, hidrojenin Yeşil Mutabakat hedeflerine olan potansiyel katkısının da dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Avrupa planları ve ulusal stratejiler arasındaki tutarsızlıklar oldukça fazla ve bu ayrımın kıtasal hidrojen ekonomisi üzerindeki etkileri hafife alınmayacak ölçüde ciddi olabilir. Bu süreçte bir hidrojen ekonomisinin ne kadar kurulabileceğini de büyük ölçüde finansman bulmak ve kullanmak konusundaki ulusal ve bölgesel yetenekler belirleyecektir.

 

Paylaş