,

CEO’lara göre 2022’de ekonomik büyüme artacak

CEO’lara göre 2022’de ekonomik büyüme artacak

PwC’nin 25. Küresel CEO araştırmasına göre CEO’ların yüzde 77’si küresel ekonomik büyümenin önümüzdeki yıl içinde artacağını düşünüyor.

Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri şirketi PwC, 2021 yılının ekim ve kasım ayında 89 ülkeden toplam 4.446 CEO’nun katılımıyla 25. Küresel CEO Araştırması’nı tamamladı. Araştırmaya göre, CEO’ların yüzde 77’si küresel ekonomik büyümenin önümüzdeki yıl içinde artacağını düşünüyor, yüzde 50’den fazlası önümüzdeki yıl içinde şirketlerin gelir artışı konusunda güven duyuyor, yüzde 49’u siber riskleri tehdit olarak görüyor ve yüzde 22’si net sıfır taahhüdünde bulunduğunu söylüyor.

25. Küresel CEO Araştırması, ekonomik büyüme umutlarının son 10 yılın zirvesine çıktığının bir göstergesi niteliğinde. Kısa vadeli ekonomik beklentilerinde oldukça iyimser olmaya devam eden CEO’lar, ESG (Environmental, Social, and Governance) konularındaki ilgilerini artırmalarına rağmen şirket stratejilerini hala sosyal/çevresel ölçütlerden çok iş sonuçlarına göre şekillendiriyor. Türkiye’deki CEO’lar ise finansal olmayan pek çok ölçütü şirket stratejilerine daha fazla entegre etmiş durumda.

CEO’lar ekonomik büyüme konusunda iyimser

Araştırmaya katılan CEO’ların yüzde 77’si önümüzdeki yıl ekonomik büyümenin artacağını düşünüyor. Bu oran, 2012 yılından bu yana en yüksek rakam olmasıyla dikkat çekici. Omikron varyantının ortaya çıkmasının CEO’ların iyimserliğini nasıl etkileyeceği belirsiz olsa da araştırmanın sonuçları pandemi sonrası toparlamanın asimetrik olduğunu gösteriyor. Brezilya, Çin, Almanya ve ABD’deki CEO’lar ekonomik büyümenin artması konusunda bir yıl öncekine göre daha az iyimserken; Hindistan, Japonya ve İngiltere’dekiler geçen yıla göre daha iyimser olduklarını paylaşıyor.

Araştırma yazarlarına göre bu farklılıklar CEO’ların ekonomik döngüde kendilerini nerede gördüklerini yansıtıyor olabilir. Örneğin Çin ve ABD dünyanın geri kalanına kıyasla ekonomik olarak toparlanmış olsa da enflasyon, emlak balonu ve tedarik zinciri kesintileri gibi sıkıntıların sancılarını yaşıyor ve iş gücü sıkıntısıyla karşı karşıya. Çin’de değişen demografi ve yapısal işsizlik büyüyen bir boşluk yaratırken ABD’de “büyük istifa dalgası” (great resignation) ve erken emeklilik manşetleri gündemden düşmüyor.

Türkiye’deki CEO’ların yüzde 80’ine göre ekonomik büyüme artacak

Türkiye’deki CEO’lar ise hem küresel ekonomik büyüme hem de şirketlerinin büyümesi konusunda global sonuçlarla karşılaştırıldığında daha iyimser. Türkiye’den araştırmaya katılan 88 CEO’nun yüzde 80’i küresel ekonomik büyümenin önümüzdeki yıl içinde artacağını düşünüyor. Bu oran Türkiye’nin araştırmaya dahil olduğu 2015 yılından bu yana görülen en yüksek rakam.

Türkiye’deki CEO’ların yüzde 72’si şirketlerinin 12 ay içinde büyümesi konusunda güven duyduğunu belirtirken bu oran globalde yüzde 56’da kalıyor. Üç yıllık güven düzeyi söz konusu olduğunda ise Türkiye’deki oran yüzde 73, globaldekiyse yüzde 64. Bir ila üç yıl içinde şirketlerinin büyümesi konusunda yüzde 67 oranla en çok özel sermaye fonları kendilerine güveniyor. Özel sermaye fonlarını yüzde 64 ile teknoloji ve yüzde 63 ile gayrimenkul, ilaç ve yaşam bilimleri ve sigorta sektörleri takip ediyor.

Küreselde CEO’lar en çok siber riskler konusunda endişeli

CEO’lara önümüzdeki 12 ay boyunca şirketlerini olumsuz yönde etkileyen küresel tehditler konusunda ne kadar endişeli oldukları sorulduğunda ise, siber riskler yüzde 49 ile ilk sırayı alıyor. Ardından yüzde 48 ile sağlık riskleri, yüzde 43 ile makroekonomik dalgalanma ve yüzde 33 ile iklim değişikliği geliyor. İklim değişikliği küresel çapta risk sıralamasında ancak üçüncü sırayı alsa da gelirleri 10 milyar ABD dolarını aşan şirketler söz konusu olduğunda ilk sıraya çıkıyor.

Çalışmaya katılan birçok CEO’nun uzun vadeli strateji gündemlerinde müşteri memnuniyeti, çalışan mutluluğu ve otomasyon veya dijitalleştirmeyle ilgili hedeflerin önemli yer tuttuğu görülüyor. Finansal olmayan bu sonuçlar, günlük iş performansıyla iç içe ele alınıyor. Şirket stratejilerinde ve harcama/yatırımlarda daha az ele alınan hedefler ise sera gazı emisyonları, cinsiyet eşitliği veya çeşitlilikle ilgili konular olarak karşımıza çıkıyor. Bu hedeflerin sadece yüzde 10 kadarı CEO’ların yıllık ikramiye veya uzun vadeli teşvik planlarında yer alıyor.

Türkiye’deki CEO’lar için iklim değişikliği ikinci en büyük risk

Küresel CEO Araştırması, iklim hedeflerinin tutturulması için daha çok ilerleme kaydedilmesi gerektiğini ortaya koyarken, CEO’ların sadece yüzde 22’si şirketlerinin net-sıfır emisyon, yüzde 26’sı ise karbon-nötr taahhüdü verdiğini söylüyor. Küresel CEO’ların yüzde 33’ü iklim değişikliğini önümüzdeki yıl için risk unsuru olarak tanımlasalar da bunun kısa vadede gelir artışını etkilemeyeceğini belirtiyorlar.

Türkiye’deki CEO’ların endişeleri küresel sonuçlarla farklılık gösteriyor. Türkiye’deki CEO’ların endişelendikleri riskler arasında ilk sırayı yüzde 69 ile işsizlik ve enflasyonun birlikte değerlendirildiği makroekonomik dalgalanma alırken, ikinci sırayı yüzde 48 ile iklim değişikliği alıyor.

Büyük şirketler net sıfır taahhüdü vermeye daha eğilimli

COP26 net sıfır geçişini küresel sahneye taşıyarak halihazırda var olan ivmeyi artırmış görünüyor, çünkü örneğin Mart 2021’e kadar 2.150’den fazla işletme Birleşmiş Milletler’in “Sıfıra Yarış” (Race to Zero) girişimine imza atmıştı, Aralık 2021 itibarıyla ise bu sayı 4.475’e yükseldi. PwC’nin araştırması net sıfıra ulaşmanın bazı şirketler ve endüstriler için gerçekten zor olacağını gözler önüne seriyor.

Net sıfır taahhüdü vermiş şirketlere daha yakından bakıldığında bazı ilginç sonuçlar öne çıkıyor. Örneğin, müşteri güven endeksinde üst sıralarda yer alan şirketlerin diğerlerine göre net sıfır taahhüdünde bulunma olasılığı daha yüksek ya da halka açık şirketlerin net sıfır taahhüdünde bulunma olasılığı özel şirketlere göre iki kat daha fazla. Ayrıca büyük şirketler ortalama şirketlere göre net sıfır taahhüdünde bulunmaya üç kat daha fazla eğilimli.

CEO’lar emisyonları doğru ölçecek araçlara sahip değil

Karbon nötr olma taahhüdü vermeyen şirketler söz konusu olduğunda ise bu şirketlerin CEO’larının yüzde 57’si şirketlerinin anlamlı miktarda sera gazı ürettiğini düşünmediklerini belirtiyor. Böyle düşünen CEO’ların yüzde 74’ü teknoloji, yüzde 72’si ticari hizmetler ve yüzde 71’i ise sigorta sektöründen. Araştırmanın yazarlarına göre böyle düşünen CEO’ların çoğu, doğrudan sera gazı üretimine yol açan Kapsam 1 ve elektrik, ısı gibi kaynakların satın alınması yoluyla sera gazı üretimine neden olan Kapsam 2 emisyonlarına odaklanırken, değer zinciri boyunca ürünlerin kullanımı sonucu oluşan Kapsam 3 emisyonlarını görmezden geliyor olabilir. Kapsam 3 emisyonları ölçümünün diğerlerine göre daha zorlayıcı olmasının yanı sıra CEO’lar emisyonları doğru bir şekilde ölçecek araçlara sahip olmadıklarını da paylaşıyor.

CEO’ların yüzde 24’ü ise şirketlerinin net sıfır taahhüdünü yerine getirebileceğinden emin olmadığını söylerken bu CEO’ların çoğu, emisyonlara önemli ölçüde katkıda bulunan madencilik, otomotiv ve gayrimenkul gibi sektörlerde yer alıyor. Paydaşlarının iklim değişikliğini umursamadıklarına inanan ya da bunu göze alamayacakları için taahhütlerden kaçınan CEO’ların sayısı ise çok daha az. Araştırma yazarlarına göre bu durum net sıfır taahhüdünde bulunan CEO’ların bakış açısıyla da tutarlı, çünkü CEO’ların iklim değişikliği risklerini azaltma konusundaki isteklerinin en önemli motivasyon kaynaklarından biri müşteri beklentilerini karşılamak.

Paylaş
2 Responses

Yorumlara kapalı.