,

İklim Değişikliği ve Su Programı 2022 Türkiye raporu yayımlandı

İklim Değişikliği ve Su Programı 2022 Türkiye raporu yayımlandı

Rapora göre Türkiye’de şirketler tarafından en fazla raporlanan risk faktörü, karbon fiyatlandırma mekanizmaları oldu.

İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve doğal kaynakları korumak amacıyla iş dünyasının işleyiş şeklini değiştirmek üzere faaliyet gösteren CDP (Carbon Disclosure Project), Türkiye’deki partneri Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ile  hazırladığı “İklim Değişikliği ve Su Programı 2022 Türkiye” raporunu yayımladı.

Rapora göre, 2022 yılında CDP’nin üç temel programı olan iklim değişikliği, su güvenliği ve ormansızlaşma kapsamında çevresel verilerini açıklayan şirketlerin oranında yüzde 21’lik bir artış gerçekleşti.

Raporda, iklim risklerinin potansiyel finansal etkisinin, bu risklere müdahale etmek için gereken maliyetten çok daha fazla olduğu belirtildi. Türkiye’de, şirketler tarafından belirlenen risklerin toplam finansal etkisi 2022’de 24 milyar dolar civarındayken, şirketlerin bu risklere karşı tedbir alması için 2,6 milyar dolar gerektiği raporlandı. Türkiye’de şirketler tarafından en fazla raporlanan risk faktörü ise karbon fiyatlandırma mekanizmaları oldu.

Hükümetler ve düzenleyici kuruluşlar iklim değişikliği sorunlarını ele alıp düşük karbonlu ekonomiye geçişi teşvik ettikçe karbon fiyatlandırma mekanizmaları küresel olarak yaygınlaştı. Raporlama yapan şirketlerin yüzde 54’ü, önümüzdeki üç sene içerisinde karbon fiyatlandırma sistemleri tarafından regüle edileceklerini belirtirken, şirketlerin yüzde 4’ü hâlihazırda AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne (EU ETS) dahil olduğunu belirtti.

Türkiye’de 2030 yılı ve sonrasını kapsayan, daha uzun vadeli hedefler belirleyen şirketlerin sayısı da son iki yıl içerisinde yaklaşık 4 kat arttı.

Üretim kapasitesindeki artış emisyon miktarını artırdı

Türkiye’de yenilenebilir enerji hedefi koyan şirket sayısı iki yıl öncesine kıyasla iki kat arttı. Bu şirketlerin yüzde 38’i yenilenebilir enerji tüketim hedefi koyarken, yüzde 14’ü yenilenebilir enerji üretim hedefi belirledi.

2022’de, Türkiye de 29 şirket Bilime Dayalı Hedefler (SBT) belirledi. Bu şirketlerden 8 tanesinin hedefleri ise Bilime Dayalı Hedefler Girişimi (SBTi) tarafından onaylandı.  2020’de SBTi tarafından yalnızca 1 şirketin hedefleri onaylanmıştı.

Son beş yıl içerisinde ilk defa, emisyon seviyelerinde bir önceki yıla oranla artış gerçekleştiğini belirten şirketlerin oranı (yüzde 51) azaltım raporlayanların oranından (yüzde 29) fazla oldu. Emisyon miktarlarında artış olduğunu belirten şirketlerin çoğu, bu durumu üretim kapasitelerindeki büyüme ile ilişkilendirdi.

Halihazırda dahili karbon fiyatlandırması kullanan veya önümüzdeki iki yıl içerisinde kullanacağını bildiren şirket sayısı 64 oldu. Bu durum, karbon fiyatlandırması ile ilgili regülasyonların yaygınlaşması ile paydaşlar ve müşterilerin, şirketlere iklimle ilgili riskleri yönetmeleri için uyguladıkları baskının artmasıyla paralellik gösterdi.

Şirketler kuraklaşma riski altında bulunan bölgelerdeki su kaynaklarına bağımlı

Geçtiğimiz beş yıl içerisinde, Türkiye’de CDP aracılığı ile kurumsal su raporlaması yapan şirketlerin sayısı yüzde 93 oranında arttı.

2022’de raporlama yapan şirketlerin yüzde 71’i, toplam su çekimlerinin yarısından fazlasını su sıkıntısı altındaki bölgelerden sağladı. Bu durum, Türkiye’de artık daha fazla şirketin su sıkıntısı çeken veya tamamen kuraklaşma riski altında bulunan bölgelerdeki su kaynaklarına bağımlı olduğunu gösterdi.

Rapora göre, Türkiye’de bazı şirketler dolaylı olarak su kirliliğine ve su kaynaklarının azalmasına sebep oluyor. Şirketlerin yüzde 59’u su tahliyesini herhangi bir arıtma işlemi yapmadan üçüncü tarafların alanlarına gerçekleştiriyor. Şirketlerin yüzde 12’si ise hiçbir arıtma işleminden geçmeyen suyunu doğal çevreye deşarj ediyor.

Türkiye’deki şirketlerin suyla ilgili maruz kaldıkları riskler küresel ortalamanın çok üstünde gerçekleşti. Küresel ortalama yüzde 8 iken, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 27’si, su ile ilgili zarar verici etkilere maruz kaldığını raporladı. Şirketlerin, 2022 senesinde başa çıkmak durumunda kaldığı su ile ilgili zarar verici durumların toplam finansal etkisi ise 25,3 milyon dolar olarak hesaplandı.

Türkiye’de tanımlanan su risklerinin doğrudan operasyonlar üzerindeki potansiyel finansal etkisi 1,27 milyar dolar hesaplanırken, fırsatların potansiyel finansal etkisi 5,21 milyar dolar olarak raporlandı.

Türkiye’deki şirketler, dünyadaki şirketlere oranla, su ile ilgili konuları, uzun vadeli iş stratejilerine daha fazla entegre ediyor. Şirketlerin yüzde 90’ı su ile ilgili konuları uzun vadeli stratejik iş planlarına dahil etmeyi planlarken, yüzde 92’sinin su ile ilgili uzun vadeli hedeflere ulaşmak için stratejileri bulunuyor.

 

Paylaş