Dünyada su krizi derinleşiyor

Dünyada su krizi derinleşiyor

Su krizi dünyada yaygınlaşıyor. Kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olan Türkiye de su kriziyle mücadele etmek için bir eylem planı açıkladı.

2020’de dünya çapında yaklaşık 2 milyar insan güvenli içme suyuna erişemedi ve yaklaşık 1,7 milyar kişi temel sağlık koşullarına bile sahip değildi. Her yıl 800.000’den fazla insan, güvenli olmayan içme suyu ve sanitasyon eksikliği nedeniyle hayatını kaybediyor.

UNICEF’e göre, dört milyar insan, yani dünya nüfusunun neredeyse üçte ikisi, her yıl en az bir ay şiddetli su kıtlığı yaşıyor. 2030 yılına kadar yaklaşık 700 milyon insan yoğun su kıtlığı nedeniyle göç etmek zorunda kalabilir. 2040 yılına kadar ise, dünya çapında kabaca her 4 çocuktan 1’i son derece yüksek su stresi olan bölgelerde yaşıyor olacak.

2015 yılında, Birleşmiş Milletler (BM), su kriziyle mücadeleyi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan (Sustainable Development Goals, SDG) biri olarak ilan etti. İlan edilen SDG, “herkes için su ve sanitasyonun mevcudiyetini ve sürdürülebilir yönetimini sağlama” taahhüdünde bulunuyor. Ancak BM, su krizinin beklenenden çok daha hızlı bir şekilde yaygınlaştığını belirtiyor.

Nitekim Mart 2023’te, dünya liderleri BM 2023 Su Konferansı kapsamında New York’ta bir araya gelecek. Mart ayında konferansa katılacak olan taraflar BM’ye, özellikle jeopolitik gerilimlerin yükseldiği bir dönemde, su ve sanitasyon için uluslararası iş birliğine öncelik verilmesi talebinde bulunacak.

Düşük ve orta gelirli ülkelerin temsilcileri ise su kriziyle mücadele kapsamında finansmanın önemini vurguluyor. Örneğin Güney Afrika hükümeti, BM’ye sunduğu metinde, SDG su ve sanitasyon hedeflerine ulaşmanın yıllık maliyetinin yaklaşık 7 milyar dolar, yani ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2,7’sine yakın olduğunu söylüyor.

Su krizi pek çok yönden tehdidi de beraberinde getiriyor. Örneğin Dünya Bankası’nın eski başkan yardımcısı İsmail Serageldin, yaklaşık 25 yıl önce 21. yüzyılın çatışmalarının petrolden çok su yüzünden olacağını yazmıştı. Nitekim su kaynaklarını paylaşan ülkeler arasındaki ilişkiler de günden güne kötüleşiyor. Mısır, Nil Nehri üzerindeki baraj inşa etme projeleri konusunda Etiyopya ile anlaşmazlık yaşıyor. Benzer şekilde İndus Nehri Havzası konusunda da Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim devam ediyor.

Su kriziyle mücadelede acilen harekete geçilmesi, konunun barındırdığı pek çok risk dolayısıyla önem taşıyor. Economist Impact Sürdürülebilirlik Yöneticisi Martin Koehring, 2023’te su kriziyle mücadelede etkili adımların atılacağı bir yıl olacağını yazmıştı. Koehring’in öngörüsü gerçekleşecek mi zaman gösterecek ancak şimdiden umut verici gelişmeler de yaşanmaya başladı.

Su kriziyle mücadelede yol haritası hazırlandı

World Resources Institute’ün hazırladığı su riski atlasına göre, Türkiye dünyada su stresi yaşayan 50 ülke arasında 32. sırada yer alıyor. Uzmanlar, “Son derece yüksek”, “yüksek” ve “orta yüksek” olarak belirlenen risk seviyelerinden “yüksek” seviyesine sahip olan Türkiye’de, iklim değişikliği nedeniyle gelecek yılların kış aylarında bahar mevsiminin özelliklerine daha sık rastlanacağını öngörüyor.

Türkiye’de 2022 önceki yıllara göre daha sıcak ve kurak geçti. Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmesi sebebiyle, 2022 Aralık ayı son 52 yılın “en sıcak aralık ayı” olarak kayda geçti.

Hâlihazırda birçok ilde sıcaklıklar Ocak ayında mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Bu durum beklenen yağışların oluşmasını engelleyerek kuraklığa da neden oluyor.

Bu doğrultuda harekete geçen Tarım ve Orman Bakanlığı, hazırladığı “2023-2027 Dönemi Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı” ile su kriziyle mücadelede bir yol haritası açıkladı. Plan kapsamında tarımsal kuraklık konusunda kamuoyu bilinç düzeyinin artırılması, sürdürülebilir tarımsal su kullanımının planlaması, kuraklığın yaşanmadığı dönemlerde gerekli tedbirlerin alınması ve kriz dönemlerinde etkin mücadele programı uygulayarak kuraklığın etkilerinin en aza indirilmesi hedefleri yer alıyor.

Plana göre, tarımsal kuraklık tahminine dayalı kriz yönetimi uygulanacak. İl bazında yağış ve toprak nem verileri ile yeraltı ve yerüstü suları rasat değerleri izlenecek. Bu değerlere dayalı olarak belirlenecek eşik seviyelere göre il kriz yönetim planları oluşturulacak. Olası kuraklık senaryolarına göre il bazında, ürün deseni planlanarak riskli alanlar yem bitkileri üretimine yönlendirilecek. Olası kuraklık dönemlerinde hayvan yemi (kaba ve kesif) arz güvenliği sağlanacak.

Havzalar arası su iletimi planlanacak ve gerektiğinde uygulamaya konulacak. Toprağın niteliği, arazinin yeteneği ve diğer arazi özellikleri gözetilerek uygun arazi kullanım şekilleri belirlenecek.

Açılmış yeraltı suyu kuyuları haritalandırılacak ve periyodik olarak izlenecek. İçme, kullanma, sanayi ve tarımsal maksatlı açılan bütün yeraltı suyu kuyularına tahsis edilen debinin sayaç takılarak takip edilmesi sağlanacak.

Kuraklık kriz tahmin ve yönetimine katkıda bulunulacak şekilde bir “tarımsal rekolte tahmin ve izleme sistemi” oluşturulacak, kurak dönem havza yönetim ve eylem planları hazırlanacak. Kuraklığa dayanıklı yeni bitki çeşitlerinin nitelikli tohumluklarının yeterli miktarda üretimi konusunda gerekli tedbirler alınacak.

Kurak dönemlerde toprakta suyun korunumu için su hasadı teknikleri uygulanacak. Mevcut sulama sistemleri, teknik ve ekonomik olarak uygun olan yerlerde su tasarrufu sağlayan kapalı sistemlere dönüştürülecek. Planlama aşamasında olan veya yapımı devam eden sulama şebekelerinde, su kaybını azaltmak ve verimi artırmak için sulama sistemleri “kapalı sulama şebekesi” olarak projelendirilecek.

Tarımsal kuraklıkla mücadelede sulamanın etkinliğinin artırılması amacıyla çiftçilere yönelik eğitimler düzenlenecek. Modern ve iklim dostu sulama teknikleri kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla çiftçilere;zengin içerikli yayım faaliyetleri gerçekleştirilecek.

Türkiye “su fakiri” bir ülke haline gelebilir

Plan kapsamında kuraklığın yaşandığı bölge temelinde, kuraklık kriz kararları alınarak kriz yönetimi uygulaması yürütülecek. Kuraklıkla mücadelede her ilin kendi dinamiklerine ve özel koşullarına uygun hazırlanmış “İl Kuraklık Eylem Planları” güncellenecek.

Kuraklıktan kaynaklanan arz ile talep etkilerinden doğacak ekonomik spekülasyonların önlenmesi ve gerekli mal stoklarının oluşturulmasına yönelik bir program belirlenecek. Kuraklık ile oluşacak gıda kısıtı riskini azaltmak için tarımda verimliliği yükselten sertifikalı tohum kullanımı artırılacak.

Gölet ve baraj gibi depolama tesislerinin potansiyel su tutma kapasitesi artırılacak.

Atık suların toplanması, arıtılmış atık suların tarım ve sanayide tekrar kullanımına yönelik tedbirlerin alınması sağlanacak. Bu kapsamda, kapalı drenaj sisteminde dönen suyun arıtılarak yeniden sulamada kullanılması sağlanacak.

2023-2027 Dönemi Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı Tanıtım Toplantısı’nda konuşan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, suyun kritik bir konu olduğunu vurgularak; “Dünyanın yıllardır ajandasında üst sıralarda yer alan tarım, gıda, su ve enerji… Bunların tamamı bizim Bakanlığımızın iştigal sahası. Türkiye, Akdeniz Bölgesi’nde yarı kurak lokasyonda bir ülke. Bu ülke, 112 milyar metreküp suyunun 58 milyar metreküpünü kullanan, bu 58 milyar metreküpün yüzde 75-76’sını tarımsal sulamada, yüzde 11-12’sini içme, yüzde 10’luk kısmını da endüstriyel amaçlı kullanan bir ülke.” dedi.

Türkiye nüfusunun artmasıyla birlikte su stresini daha fazla yaşayan bir ülke haline geldiğimize dikkat çeken Kirişçi, “Mevcut suyu 85 milyona böldüğümüzde önümüze çıkan rakam 1323 litre. Kişi başına düşen su potansiyeli bu. Nüfus ve sanayileşmedeki süreci dikkate aldığımızda, bugün için 1323 litreyle su stresi altındaki ülke kategorisinde olsak bile, 2030 ve sonrası için bu rakam 750 litreye düşeceğinden bu çerçevede artık su fakiri ülke konumuna gelmiş olunacak. Artık bu süreç yaşandıktan sonra tekrar o arzuladığımız iyi günlere dönme imkânımız yok. Yapmamız gereken en önemli husus, bu süreci yavaşlatmak ve bu sürecin etkilerini olabildiğince minimize etmektir.” ifadelerini kullandı.

Su Verimliliği Seferberliği başlatıldı

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından düzenlenen Su Verimliliği Seferberliği Toplantısı’nda Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı açıklandı. Plan ile ev, işyeri ve sanayide su kayıplarının önlenmesi hedefleniyor.

Planda, su sistemlerinde yüzde 33,54 olan su kayıp oranının 2033’ekadar yüzde 25, 2040’akadar da yüzde 10 seviyesine düşürülmesi hedefi yer alıyor. Eylem planı kapsamında havzaların su varlığına ve kuraklık şartlarına uygun ürün desenleri planlanacak, iletim ve dağıtım sistemleri kapalı sistemlere dönüştürülecek, modern sulama yöntemleri kullanılacak. Gece sulamaları uygulaması yaygınlaştırılarak buharlaşmanın önüne geçilecek. Böylece tarımsal sulamada verimlilik artırılacak.

Yürütülecek çalışmalar sonucunda, halihazırda yüzde 49 olan tarımsal sulama randımanının 2030’a kadar yüzde 60, 2050’ye kadar yüzde 65, 2070’e kadar yüzde 70, 2100’ekadar da yüzde 75 seviyesine yükseltilmesi hedefleniyor. Öte yandan günümüzde 146 litre olan kişi başı günlük ortalama su tüketim miktarının ise 2050’yekadar kademeli olarak 100 litreye düşürülmesi planlanıyor.

Paylaş
1 Responses

Yorumlara kapalı.